Kadınların dijital hakları için savaşırken, eşitlik için savaşmış oluyorum. | TED | عندما كنت أناضل من أجل الحقوق الرقمية للمرأة، كنت أكافح من أجل المساواة. |
Sadece üç günde, 100.000'den fazla erkek eşitlik için değişime aracı olmak üzere kaydolarak söz verdi. | TED | خلال 3 أيام فقط، انخرط أكثر من 100000 رجل والتزموا بالمساهمة في تحقيق التغيير من أجل المساواة. |
Bazılarımız, politik yöntemlerle eşitlik için savaştı Ray Charles ise, insanların yüreğine dokunarak Amerikan kültürünü değiştirdi. | Open Subtitles | بعضنا ناضل من أجل المساواة من خلال الحياة السياسية لكن راي تشارلز غير الثقافة الأمريكية بالتأثير في قلوب الناس |
Hedeflerimiz onların her zamanki hedefleri olacak eşitlik için mücadele etmek, baştakine karşı mücadele yolsuzlukla mücadele. | Open Subtitles | ستكون أهدافنا كما كانت دائما النضال من أجل المساواة القتال ضد الرجل |
Trans bireyler artan ayrımcılığa, işsizliğe, göz altına alınmaya ve yüksek miktarda AIDS salgınıyla karşı karşıya olmalarına rağmen yasalar kapsamında eşitlik için savaşmaya devam ettiler. | TED | يواصل المتحولون جنسيًا الكفاح من أجل المساواة في المعاملة بموجب القانون، حتى ولو واجهوا معدلات أعلى من التمييز والبطالة والاعتقال وظهور وباء الإيدز. |
- eşitlik için savaşıyorum ben. | Open Subtitles | أنا أقاتل من أجل المساواة. |
Bence... (Alkış) Bence ihtiyacımız olan şey tam eşitlik için bir siyasi kadın devrimi; ırk, sınıf, cinsiyet ayrımı gözetmeyecek, cinsel yönelim gözetmeyecek ve evet, siyasi etiket gözetmeyecek bir devrim. Çünkü bence, biz kadınları bir arada tutan, bizi ayıran şeyden çok daha derin. | TED | أعتقد... (تصفيق) أعتقد أن ما نريده هو ثورة نسائية سياسية من أجل المساواة الكاملة تعم كل الأعراق والطبقات والهويات الجنسية، والتوجهات الجنسانية، ونعم، تعم كل المُسميات السياسية، لأنني أعتقدُ أن ما يجمعنا معًا كنساء هو أكثر عمقًا مما يفرقنا. |