ويكيبيديا

    "eşitsizliğin" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • عدم المساواة
        
    Bu sohbeti Amerika Birleşik Devletleri bağlamında ele alacağım ancak bu tartışma eşitsizliğin artmakta olduğu her ülke için geçerlidir. TED سوف أضع إطارًا لهذه المحادثة فى سياق الولايات المتحدة لكن هذه المناقشة تنطبق عمليا على أي بلد لمواجهة عدم المساواة
    Ve bu yüzden her şeyin piyasalaşması, eşitsizliğin ve onun sosyal ve toplumsal sonuçlarınnı daha da keskinleşmesine neden oluyor. TED ولذا فجعل كل شيئ للسوق يزيد من لدغة عدم المساواة وتبعاتها المدنية والاجتماعية.
    İkincisi ülkelerimizdeki eşitsizliğin ülkeler arasındaki savaşlardan daha büyük şiddet doğuracağını kabul etmeliyiz. TED ثانيًا، أدركوا أنه واليوم، يُعتبر عدم المساواة في بلادنا المتسبب بوتيرة سريعة في العنف أكثر من الحرب بين الدول.
    Bugün artık refaha kavuşmuş ülkelerde bile eşitsizliğin büyüdüğüne tanık oluyoruz. TED حتى في البلدان الغنية من الشائع الآن أن نرى عدم المساواة يتزايد.
    Ya da örnek olarak, şiddetin, eşitsizliğin daha fazla olduğu ülkelerde daha yaygın olmasının nedeni, insanların hor görülmeye karşı duyarlı olmalarıdır. TED أو على سبيل المثال ، هناك رابط بين عدم المساواة والعنف وهذا يمكن إستقصاءه من زيادة نسبة العنف في المجتمعات الغير متوازنة وهي المسبب الرئيسي في كون الناس حساسون بسبب تعالى الأغنياء على الأخرين.
    Eğer paranın belirleyebildiği tek şey yatlara, lüks tatillere ya da BMW'lere erişim olsaydı, o zaman eşitsizliğin pek önemi olmazdı. TED اذا كان الشيئ الوحيد الذي يستطيع المال تحديده هو الحصول على يخت أو اجازات مترفة أو سيارة بي أم دبليو، عندئذ لا يهم أمر عدم المساواة كثيرا.
    Eşitsizlik, ekonomik eşitsizlik, hepimizin endişe etmesi gereken bir şey ve bu sadece sosyal hiyerarşinin dibinde olanlar için değil, çok fazla ekonomik eşitsizliğin daha da kötü hale getirdiği bireyler ve gruplar için, TED الآن، عدم المساواة، عدم المساواة الاقتصادية. هي الشيء الذي يجب أن نشعر بالقلق إزائه ليس فقط بسبب الذين هم في أسفل التسلسل الهرمي الاجتماعي، ولكن لأن الأفراد والجماعات مع انعدام المساواة الاقتصادية تؤدي أسوء،
    Tüm bunlardan sonra, insanların varlık konusunda eşitsizliği sevmediğini öğrendik. Varlığın sonucunda gelişen eşitsizliğin neden olduğu, örneğin sağlıkta ve eğitimde eşitsizlik onlara daha dayanılmaz geliyordu. TED ومن خلال كل ذلك تعلمنا أن الناس لا يعجبهم عدم المساواة بتوزيع الثروة. ولكن هناك أشياء أخرى حيث لايوجد مساواة فيها كنتيجة للثروة يعد منفرًا أكثر بالنسبة لهم. مثلًا: عدم المساواة في الصحة أو التعليم.
    Ben bu hayat kurtarıcı ilaçların erişilebilirliğinde ki eşitsizliğe ya da bunun eşitsizliğin altında yatan ve bulaşma oranının artmasına sebebiyet veren politik ve ekonomik sistemlerle ilgili düşüncelerimi dile getirmedim. TED لم أذكر عدم المساواة في الحصول على هذه الأدوية المنقذة للحياة أوالأنظمة الإقتصادية والسياسية الضمنيّة التي كانت السبب في معدلات الإصابة في صفوف عديد السكان.
    Üçüncü yanlış eşitsizliğin artmasıydı. TED الأمر الثالث هو زيادة عدم المساواة
    eşitsizliğin, bölücü ve sosyal olarak aşındırıcı olduğu sezgisinin Fransız Devrimi öncesinden beri var olan bir şey olduğunu düşünüyorum. TED فأنا أعتقد أن الإحساس بأن عدم المساواة الاجتماعية هي سبب تآكل وخراب المجتمع كان ومازال قائم منذ ما قبل الثورة الفرنسية .
    Değişen şey ise bizim artık kanıtlara bakabileceğimizdir; toplumları, aşağı yukarı eşit olan toplumları karşılaştırabiliriz ve eşitsizliğin yaptıklarını görebiliriz. TED ما تغير منذ ذلك الوقت هو أننا نستطيع اليوم أن نرى الدليل على ذلك ، وأن نقارن بين المجتمعات التي تتباين بها " عدم المساواة " ونرى كيف أن عدم المساواة الاجتماعية تؤثر عليه.
    Ve eşitsizliğin daha fazla olduğu uçta, babanın geliri çok daha önemli, Birleşik Krallık'ta, ABD'de. TED وكما ترون كلما زادت عدم المساواة الاجتماعية ، فمستوى دخل الآباء يمثل الأهمية الأكثر -- في المملكة المتحدة والولايات المتحدة الامريكية
    İnsanların, eşitsizlik ve eşitsizliğin sonuçları olan sağlık, eğitim, kıskançlık, suç oranları ve bunun gibi konularda nasıl farklı düşünmelerini sağlıyoruz? TED كيف نجعل الناس تفكر بطريقة مختلفة حول مسألة عدم المساواة ونتائج عدم المساواة من ناحية الصحة والتعليم والغيرة ومعدل الجرائم... إلى أخره؟
    Fakat sosyal değişimle ilgili sayısız problem var ki bunlar, eşitsizliğin daha fazla olduğu toplumlarda daha kötü bir haldeler; birazcık daha kötü değil, iki katıyla on katı arasında daha sık rastlanacak kadar kötü. TED ولكن هناك عدد غير محدود من تلك المشاكل فى المستويات الإجتماعية الفقيرة والتي هي أكثر ما تكون في الدول التي تنتشر فيها عدم المساواة الاجتماعية -- ليس فقط سيئ بدرجة بسيطة ، بل قد تصل إلى ضعف وحتى عشرة أضعاف أكثر شيوعاً .
    İzin, topluluk, merak: tüm bunlar, öz güveni beslemek için ihtiyaç duyacağımız şeyler en büyük sorunlarımızı çözmek ve eşitsizliğin sona erdiği adaletin gerçek olduğu dışarıda ve içeride özgür olacağımız çünkü hepimiz özgür olana kadar hiçbirimizin özgür olmadığını bildiğimiz bir dünya inşa etmek için kesinlikle ihtiyacımız olan şeylerdir. TED الأذن والمجتمع والفضول كل هذه الإمور هي التي سوف نحتاجها لتوليد الثقة سيكون ذلك ضرورة حتمية لحل أصعب التحديات وبناء العالم الذي نحلم به عالم ينتهي فيه عدم المساواة وحيثُ تكون العدالة حقيقة ملموسة عالم نكون فيه أحراراً داخلياً وخارجياً لأننا نُدرك ذلك أنه لا أحد منا سيكون حراً ما لم نكن جميعنا أحرار

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد