Caddenin karşısındaki eczaneye gidip bana biraz cep sodası al. | Open Subtitles | اعبر الشارع إلى الصيدلية و أحضر لى بعض بيكربونات الصودا |
Su işlerini, elektrik işlerini yapıyor, bütün gece eczaneye gidebiliyor. | Open Subtitles | هو يقوم بإعمال السباكة الكهرباء حتى اعمال الصيدلية طوال الليل |
eczaneye gidip hamilelik testi alayım mı? - Ciddi misin? | Open Subtitles | أتريدين منّي الذهاب إلى الصيدلية لإحضار عصا اختبار الحمل ؟ |
eczaneye gidip yeni bir diş fırçası almalı çünkü ona ihtiyacı olacak. | Open Subtitles | عليه ان يذهب للصيدلية ليشتري لنفسه فرشاه اسنان جديدة لأنه سيحتاج إليها |
Belki de Dwight Norman ona vurduktan sonra henüz ölmeden önce eczaneye uğramıştır. | Open Subtitles | لذلك ربما توقف دوايت في صيدلية بعد ضرب نورمان له، لكن قبل أن يُقتل؟ |
Mesela seni dün kuru temizlemeciye, eczaneye ve postaneye benim götürmem gibi mi? | Open Subtitles | مثل البارحة عندما أجبرتني على إيصالك الى المصبغة و الصيدلية و مكتب البريد؟ |
Şuradaki eczaneye girip kahrımdan ölmemem için tezgahtardan bir şeyler isteyeceğim şimdi. | Open Subtitles | إننى على وشك أن أدخل إلى الصيدلية و أطلب شيئاً ليحفظنى من الموت فى مكانى |
Sisina, eczaneye git ve bana aspirin al. | Open Subtitles | سيسينا , اذهبي إلى الصيدلية واجلبي بعض الأسبرين |
Özel bir akupunktur olmalı. Tekrar o eczaneye gidecek. | Open Subtitles | يجب أن يكون متخصص في الوخز بالأبر ستعود إلى تلك الصيدلية. |
Ve tüpü doldurtmak için eczaneye gittim, hepsi bu. | Open Subtitles | لذا ذهبت الى الصيدلية لأحصل على وصفة لإعادة ملئه، هذا كل مافي الامر |
Biraz önce bu konuyu tartışmıştık ama... acaba Rose ve Rose şirketi eczaneye kadar... yaşlı kadına eşlik edebilir mi diye merak ediyordum. | Open Subtitles | أعرف بأنّنااجرينا للتو تلك المناقشة لكنّي كنت أتسائل إذا شركة روز وروز يمكن أن ترافق سيدة كبيرة إلى الصيدلية |
eczaneye gittim ama sigortam reddedildi. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى الصيدلية , ولكن إنتهي تأميني |
Makyaj malzemesi almak için bir eczaneye gittim fakat kişisel tılsımlar için ayrılmış bir bölümleri olmadığı için haçlı kolye alamadım! | Open Subtitles | مررت على الصيدلية لشراء ماكياج لكن لم أستطع شراء صليب لأنه ليس لديهم قسم للطلسمات الشخصية |
- Hemen eczaneye git ve ben giyinene kadar ilaçları al. | Open Subtitles | - نعم إذًا هرولي سريعًا للصيدلية واجلبي الأدوية، بينما أرتدي ملابسي |
Çalıştığın yerdeki eczaneye göre öyle gözükmüyor. | Open Subtitles | هذا غير صحيح وفقاً للصيدلية في مبناك الطبي |
Neden bunlara çocuk koruması koysunlar ki? Yarın ilk iş sizi eczaneye götüreceğim, ve yeni kaplar alacağız. | Open Subtitles | غداً صباحاً سآخذك للصيدلية و نحضر لكِ زجاجات جديدة |
Ve aslında Emily'nin yattığı hastanedeki eczaneye yeni gelmişti. Artrit için. | TED | وفي الواقع تمت إضافته إلى صيدلية المستشفى التي كانت فيها إيميلي، لعلاج التهاب المفاصل. |
3. yarıda eczaneye gittim ve annen için bir kart aşırdım. | Open Subtitles | قصدتُ الصيدليّة خلال الحصّة الثالثة وسرقتُ بطاقة لها |
Maris dönerken eczaneye uğramamı istedi. | Open Subtitles | حسنا ' ماريس طلبت مني أن أتوقف على الصيدليه لأشتري أدويه لاحقا, |
Çünkü her zaman son geceye kadar bekleyip sonra eczaneye koşuyorsun. | Open Subtitles | لأنك دوما تنتظر حتى آخر ليلة ثم تركض إلى متجر الأدوية |
Benzin biterse bir eczaneye uğrarım. | Open Subtitles | هيا، فليس لدينا كثير من الوقت فيجب أن نذهب لمتجر العقاقير |
Doktordan sonra, eczaneye giderken bebek mağazasından önce gidip alırım. | Open Subtitles | ،سوف أذهب لإحضاره بعد موعد الطبيب ،وبعد الذهاب للصيدلي قبل إحضار عربة الأطفال، إتفقنا؟ |
Gecikmeden eczaneye gitmem gerek. | Open Subtitles | يجب أن أعود إلى العطار قبل أن أتأخر |
Böylece bebeğiyle eczaneye uğramak yerine hemen evine dönebiliyor. | TED | وبهذا تستطيع أخذ طفلها مباشرة إلى المنزل دون الحاجة إلى المرور بالصيدلية. |
eczaneye giderken yolda bir patlama yaşayabilirim. | Open Subtitles | سأنفجر إذا ذهبت إلى الصيدليةِ. |
Bir eczaneye gidebiliriz, belki de şu testlerden bir tane alırız. | Open Subtitles | ربما نذهب الى مخزن المخدر ونحصل على واحده من تلك الاشياء للاختبار |
Eğer reçeteniz varsa yanınızda sizi en yakın eczaneye yönlendirebilirim. | Open Subtitles | ولكن إن أردتي أن أصف إليكي قد أرشدك إلى أقرب متجر أدوية |
Yok, yok, antiseptik almak için eczaneye gittik. | Open Subtitles | لا، لا، بل أخذتني لصيدلية لإحضار مطهر |
eczaneye gitmek için başka bir yol bulmamız gerekecek. | Open Subtitles | علينا ايجاد طريقه اخر للصيدليه |