| Aradığını bulman için sana yardım edemeyecek olması çok yazık. | Open Subtitles | لمؤسف أنه لن يتمكن من مساعدتك للعثور على ماتبحث عنه |
| Günün sonuna kadar vaktim var daha sonra hiçkimse yardım edemeyecek ona. | Open Subtitles | ولدي حتى نهاية اليوم وبعدها لن يتمكن أحد من مساعدته |
| Bizi bulsa bile aracıyla bizi takip edemeyecek. | Open Subtitles | لن يستطيع اللحاق بنا بالسيارة حتى لو عثر علينا. |
| Yuko tam karşısında olunca, Julian ayak oyununa girmeden edemeyecek talk pudrası da tam bu noktada devreye giriyor. | Open Subtitles | عندما تكون يوكو مقابلة له لن يستطيع جوليان تحمل الاحتكاك بإصابع القدم وعندها يأتي دور البودرة |
| Her şeyim olan ama asla devam edemeyecek insan için geldim. | Open Subtitles | أختي التي كانت تعني لي كل شيء والتي لن تتمكن من المضي في حياتها |
| Bu yarışmayı izleyenlerin artık hiçbiri Dal Po'nun testi çaldığını iddia edemeyecek. | Open Subtitles | لن يتجرأ أحد على اتهام دال بو بالسارق. أليس هذا رائعاً? |
| GPS'i devre dışı bıraktım. FBI bizi takip edemeyecek. | Open Subtitles | عطلّت نظام تحديد المواقع، المباحث الفدرالية لن تكون قادرة على تعقبنا. |
| Sanırım Clive Thornhill, Emir'in kontrolünde hiçbir kızı sevk edemeyecek. | Open Subtitles | حسناً, أعتقد أنه لن يرى أحد فتاه رقيقه _ تقف فى النافذه تتابع الأجواء _ |
| Hepsi makyajlıymış, demek ki, onları teşhis edemeyecek. | Open Subtitles | كانوا جميعاً يضعون مساحيق التجميل لذلك لن يتمكن من التعرف عليهم |
| Ama kumarhane açılana kadar o araziden kâr elde edemeyecek. | Open Subtitles | لن يتمكن من استغلال الأرض والاستفادة منها قبل أن يفتح المقهى ويعمل |
| Yani tartışmasız olarak, Wayne Palmer başkomutan olarak görevine devam edemeyecek. | Open Subtitles | .. أصبح مؤكداً أن "وين بالمر" لن يتمكن من إستكمال واجباته كقائد |
| Yani tartışmasız olarak, Wayne Palmer başkomutan olarak görevine devam edemeyecek. | Open Subtitles | لذا فإنه شىء غير قابل للجدال ...(أن (وين بالمر لن يتمكن من إستكمال واجباته كقائد |
| Ve daha sonrasında ona kimse yardım edemeyecek. Tamam mı? | Open Subtitles | و بعد ذلك لن يستطيع أحد مساعدته حسناً؟ |
| Bu sayede o kadar kolay hareket edemeyecek! | Open Subtitles | لن يستطيع التحرك بسهولة الآن |
| - Clifford üç hafta önce vurularak öldürüldü o yüzden üzgünüm size yardım edemeyecek. | Open Subtitles | - (كليفورد) اطلق عليه النار و قٌتل - من ثلاثة اسابيع, لذا انا اسفة, لن يستطيع مساعدتك |
| Durumu doktorların beni uyardığı kadar kötü gözükmese de dışarı çıkmak bir yana, bir daha asla odasını terk edemeyecek. | Open Subtitles | ورغم أن حالتها لا تبدو بالسوء الذي أخبرني به الأطباء إلا أنها لن تتمكن أبداً من مغادرة مخدعها أو لقاء الناس. |
| Bu büyük, kötü şehir beni mağlup edemeyecek. | Open Subtitles | المدينة الكبيرة القذرة لن تتمكن مني |
| Biraz almazsan başkaları da almaya cüret edemeyecek. | Open Subtitles | خذ بعضا منها، لكي يتجرأ الآخرون على ذلك |
| Patlayıcılar yerleştirildi. Ordu bizi takip edemeyecek. | Open Subtitles | القوات لن تكون قادرة على ملاحقتنا |
| Sanırım Clive Thornhill, Emir'in kontrolünde hiçbir kızı sevk edemeyecek. | Open Subtitles | حسناً, أعتقد أنه لن يرى أحد فتاه رقيقه _ تقف فى النافذه تتابع الأجواء _ |