İnsanların hareketlerini açıklamaya fırsatları olmadan idam edildiği bir toplum mu? | Open Subtitles | أهو مجتمع حيث يتم به إعدام الناس.. بلا فرصة لتفسير أفعالهم؟ |
İstediğin her şeyin teslim edildiği tek bir adres var. | Open Subtitles | حيث تم تسليم كل قطعة من لائحة المعدات لدينا عنوان |
Şiddetin çözüm olarak kabul edildiği bir çevrede yetişmemeli Henry. | Open Subtitles | هنري لايمكنه العيش في بيئة حيث العنف هو حل مقبول |
Yetişkinlere yönelik eğlence sektöründeki başarının en üst seviyede takdir edildiği yere. | Open Subtitles | التقدير النهائي للإنجاز في الترفيه الموجهة للبالغين |
Üzümün veya buğdayın fermante edildiği içecekleri içmem. | Open Subtitles | لا مذاق العنب المتخمر ولا مذاق الحنطة |
Adalaylı şekilde, iki sene sonra, Malezya'da idam edildiği yazıyor. | Open Subtitles | المثير للسخرية, بعد عامين, انتهى به الحال بين المحكومين عليهم بالإعدام في ماليزيا |
İlki cesedin terk edildiği yerden... ve ikincisi, çay odasından. | Open Subtitles | الاولى من الموقع حيث القيت الجثة والثانية.. من غرفة الشاى |
Örneğin; gözümüz optik sinirlerin retinanın bir kısmı tarafından bloke edildiği yerlerde kör noktalara sahip. | TED | مثلًا، تملك أعيننا بقع عمياء حيث يحجب العصب البصري جزءاً من شبكية العين. |
Engelli olmanın özel değil normal kabul edildiği bir dünyada yaşamak istiyorum. | TED | أريد حقًا أن أعيش في عالم حيث تكون الإعاقة ليست هي الإستثناء بل الشيء الطبيعي |
New York'ta çalışıyorum, yaratıcılığın takdir edildiği bir iş yerinde. Tüm bunlar başladığında kariyerimde zaten belli bir noktadaydım. | TED | أنا أعمل في مدينة نيويورك، في مكتب حيث يتم تقدير الإبداع ولقد كنت بالفعل مستقرًا في حياتي المهنية عندما بدأ كل هذا. |
Çözülüyorlar ve her gün yeniden oluşturuluyorlar, aynı oyuncakların sökülüp her gün yeniden inşaa edildiği bir gezici karnaval gibi. | TED | فهي تتحلل، ومن ثم تتجدد في كل يوم، نوع مثل الكرنفال المتجوِل حيث يتم إزالة الألعاب وإعادة بنائها يومياً. |
ve Ana Tanrıçanın imajının inşa edildiği bütün bu ritüellere sahipsinizdir ve 10 günlük ibadet. | TED | ولذلك فأنه لدينا هذه الطقوس العظيمة حيث تبنى صور عظيمة للإلهة الأم وتعبد لعشرة أيام |
Burası insanların gasp edildiği bir suç bölgesiydi. | TED | والتي كانت في مضى مأوى للمجرمين حيث كان بعض النسوة يتم اغتصابهن هنا |
Genç bayan, kendi ırkından olanların kabul edildiği bir yere gitmeliydi. | Open Subtitles | السـيّدة كان يجب أن تذهب حيث يقوم شعبها بذلك |
Sevgili dostlarım, Ölü yakılan yerlerin inşa edildiği medeni bir ülkede yaşıyoruz. | Open Subtitles | فكما ترون يا أصدقائي ـ ـ ـ نحن نعيش منطقة إنسانية حيث توفر المحارق ـ ـ ـ |
Tüm geçit törenleri ve büyük sevinçler, arkasında masum insanların mahkûm edilip idam edildiği bir duvardı yalnızca. | Open Subtitles | جميع المواكب والبهجات كانت مجرد حيطان حيث خلفها كانوا الأشخاص البريئين يحكم عليهم ويُعدمون |
Ve benim suçlu olduğum kesinlikle o tür. İtham edildiği üzere suçlu. | Open Subtitles | و انا مذنب كما التهمة الموجهة لي لقمع النفاق |
Buna rağmen, bu mahkeme Bay Whitacre'ın manik depresif olmasıyla, itham edildiği 45 ayrı suç davranışı arasında, sıradan açgözlülük dışında bir bağlantı kuramamıştır. | Open Subtitles | الا ان هذه المحكمة لا تجد ارتباطا واضحاً بين مرض السيد وايتكر والـ 45 اتهاماً جنائيا الموجهة اليه |
İtiraf ettim, iddia edildiği gibi suçluyum. | Open Subtitles | لقد اعترفت، أنا مذنب بالتهم الموجهة ضدي. |
Üzümün veya buğdayın fermante edildiği içecekleri içmem. | Open Subtitles | لا مذاق العنب المتخمر ولا مذاق الحنطة |
Adalaylı şekilde, iki sene sonra, Malezya'da idam edildiği yazıyor. | Open Subtitles | المثير للسخرية, بعد عامين, انتهى به الحال بين المحكومين عليهم بالإعدام في ماليزيا |