| Ama Avusturyalılar, Elçinin çekincelerine güldüler. | Open Subtitles | لكن النمساويين ضحكوا على مخاوف السفير هذه |
| Elçinin sol kulağı sağır. O yüzden seni sağına oturtacağım. | Open Subtitles | السفير أصم من جهة إذنه اليسرى, لذا سأضعكِ على جانبه الأيمن |
| Elçinin sol kulağı sağır. O yüzden seni sağına oturtacağım. | Open Subtitles | السفير أصم من جهة إذنه اليسرى, لذا سأضعكِ على جانبه الأيمن |
| Elçinin dedikleri yüzünden birçok insan ondan şüphe duyuyor. | Open Subtitles | الكثير من الناس يشكون منه الآن بسبب ما قاله النبي |
| Elçinin onayını almayan bir lideri nasıl olur da kabul edebiliriz? | Open Subtitles | كيف يمكننا أن نقبلك قائدا وقد فقدت الأيمان وعصيت النبي |
| Elçinin anıyı silmeyi teklif ettiğini söyledin. | Open Subtitles | قلت إن المبعوث قد عرض ازالة تلك الذكرى |
| Elçinin içinde tutulduğu depo havaya uçtu. | Open Subtitles | المستودع حيث كانوا يحتجزون السفيرة تم نسفه |
| Elçinin ofisi hâlâ takviyeye ihtiyaç olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | لا يزال مكتب السفير يقول بأنه لا يريد تعزيزات |
| Elçinin konutunu daha güvenli hale getirmek gelişim sayılır, değil mi? | Open Subtitles | وأن أجعل بيت السفير آمن هذا يصنف على أنه تحسين ألا تظن ذلك؟ |
| Elçinin eşi için fiyatları iki katına çıkartın. | Open Subtitles | ضاعفي مبلغ السلعة لزوجة السفير |
| Elçi ve ailesi onun sayesinde hayatta ve Elçinin hislerini anlıyorum. | Open Subtitles | وانا كيف يشعر السفير |
| Elçinin Constantinople'dan duyduklarına bakılırsa, | Open Subtitles | سمع السفير من القسطنطينية |
| Elçinin eşi, Madam Elizabeth Ducrot hazırladı. | Open Subtitles | لقد كتبتها السيدة (ايليزابيث ديكورت), زوجة السفير |
| Elçinin yanına uğramamız gerekiyor. | Open Subtitles | سنعرج على السفير |
| devredecek Elçinin aklının başında olması ve özgür iradesiyle vermesidir. | Open Subtitles | إذا مُنحت بموافقة من عقل النبي الواعي |
| Yüce Tanrımız sizin vasıtanızla hakiki Elçinin ben olduğunu bana gösterdi. | Open Subtitles | والربّ أراني ذلك إنّي النبي الحقيقي |
| Lütfu almak için Elçinin sözlerini dikkate almalıyız. | Open Subtitles | ليكون الله معنا لابد أن نطيع النبي |
| Krallık, Elçinin kutsamasıyla gelmelidir. | Open Subtitles | الملكية تأتي مع بركة النبي |
| - Elçinin emrini uyguladık. | Open Subtitles | فعلنا كما أمر النبي |
| Elçinin getirdiği haber dikkatlerini dağıttı. | Open Subtitles | لقد انشغلوا من أخبار هذا المبعوث |
| Elçinin kocası, size karşı çalışıyor. | Open Subtitles | --زوج السفيرة إنّه يعمل ضدّكم |