Eldivenlerinin dahiyane olduğunu düşündüm ve onları yarışmaya sundum. | Open Subtitles | ظننت ان قفازاتك رائعة و ادخلتهم في المُسابقة |
Eldivenlerinin altından bile elinin buz gibi olduğu anlaşılıyordu. | Open Subtitles | شعرتُ يديه من خلال قفازاته كانت مثل الثلج |
Elliott Stanton ile kurbanımızı ilişkilendirmeliyiz, tişörtteki izi onun Eldivenlerinin yaptığını, ve yumruğunun da kurbanın dişini kırdığınu ıspatlamalıyız. | Open Subtitles | نحن في حاجة لتوصيل إليوت ستانتون مع الضحية لدينا، يثبت أنه كان قفازاته التي جعلت من نمط على قميص، وقبضته الذي أطاح الأسنان لدينا الضحية بها. |
Kendini aldatma. Beyaz Eldivenlerinin altında pençeleri gizli. | Open Subtitles | حسناً، لا تخدعي نفسك لديهم خدوش تحت قفازاتهم البيضاء |
Son vuruşunda diğer takım Eldivenlerinin üstüne oturmuştu. | Open Subtitles | ضربتك الأخيرة، جلس الفريق الآخر على قفازاتهم |
Capretti yarış Eldivenlerinin birini Dean' e verdi. | Open Subtitles | (كابريتي) أعطى (دين) واحدة من قفازاته للسباق |
O nedenle Charlie Eldivenlerinin içinde at nalı saklardı. | Open Subtitles | لذا خبئ (تشارلي) حدوة حصان في قفازاته |
Tanrım, Billy Elliot sen taktığın şu boks Eldivenlerinin, babanın ve bu boks salonunun utanç abidesisin. | Open Subtitles | ! بيلي إليوت ، يا إلهي , أنت وصمة عار على قفازاتهم , و والدك |