Sudaki elektrik gibi dans edip şarkı söyleyen Asyalı tanrıça. | Open Subtitles | جميلة آسيوية، تجيد الرقص و الغناء كالكهرباء السائلة. |
Sudaki elektrik gibi dans edip şarkı söyleyen Asyalı tanrıça. | Open Subtitles | جميلة آسيوية، تجيد الرقص والغناء كالكهرباء السائلة. |
Isınma, kömür, elektrik gibi günlük ihtiyaçlardan bahsediyorsanız eğer, tüm bunlar karneye bağlanmıştı. | Open Subtitles | لو جئت على حاجات الناس الأساسية مثل التدفئة والفحم والكهرباء فكانت تتوفر بأقل القليل |
Tesisatçilik, elektrik gibi pek çok ev isi konusunda genis bilgim var. | Open Subtitles | يمكن ان أكون ميكانيكى جيد جدا وأعمال السباكة والكهرباء والحرف بأنواعها |
Onlar da ilaç yerine o şeyi reçeteye yazıyorlar. Bunlar, meyveler, sebzeler, kış ayları için ısıtma, ilaçlarını buzdolabında saklayabilmeleri için elektrik gibi şeyler. Sonra biz hastaları, kendi topluluklarında bu imkânlara doğru yönlendiriyoruz. | TED | ومن ثم وصف هذه الأشياء — الفواكه، الخضار، والدفئ في الشتاء والكهرباء لتخزين أدويتهم ومم ثم نوصل المرضى لمقدمي الرعاية في مجتمعاتهم. |
Bugün her altı insandan biri riskli, sağlıksız, kalabalık yerlerde, su, sağlık, elektrik gibi günlük ihtiyaçlarını karşılayamadan yaşıyor. | Open Subtitles | واحد من بين ستة منهم يعيش في بيئة غير صحية ومكتظة بالسكان دون الحصول على الضروريات اليومية كالمياه والكهرباء ومياه الصرف |