Feda edebileceğim en değerli şeyin kendi sesim olduğunu anladım ama bundan uzun zaman önce vazgeçmiş olduğumu fark etmemiştim. | TED | حسبت أن أثمن ما أستطيع التضحية به هو صوتي، لكن كان وكأنني لم أدرك أني تخليت عنه منذ زمن طويل. |
Her gün dışarı çıkıp yapmamız gerekenleri yapabiliyorsak, bu iş sayesindedir. Çünkü hayatlarımızdaki en değerli şeylerin emin ellerde olduğunu biliriz. | TED | إذ سمح لنا أن نخرج ونتمّ أعمالنا في الحياة كل يوم، ونحن ندري أن أثمن ما في حياتنا في أياد أمينة. |
Görüyorsunuz, aluminyum gezegendeki en değerli metaldi, altın ve platinden daha değerli. | TED | ترون، الامنيوم كان المعدن الأكثر قيمة على الكوكب أغلى من الذهب والبلاتينيوم |
Yayınladığımızda, tüm haberin en değerli kısmı da o olacak. | Open Subtitles | وحين ننشرها فسيكون هذا الخطاب هو أهم جزء في القصة |
O benim için, dünyadaki en değerli insan ve ben hiç kimsenin onu üzmesine ve incitmesine izin veremem. | Open Subtitles | إنه أعز إنسان في العالم عندي و أنا لن أسمح لأحد أن يجعله يشعر أنه غير مرغوب فيه أو أنه قليل المستوى أو أزرق |
Bunun için, size hayatımdaki en değerli varlığı sundum, içime işleyen benliğimi. | Open Subtitles | بهذا قد منحتك أثمن ما لدى فى العالم كله هويتى المحفورة بداخلى |
Bu parmağın üstünde, dünyanın en değerli zümrütünü görüyor musun? | Open Subtitles | هل تري على هذا الاصبع أثمن زمرده موجوده في العالم؟ |
Bu içimi rahatlatıyor; çünkü hayattaki en değerli şeye sahipsin. | Open Subtitles | وهذا يبعث على الإرتياح، لأنك تمتلك أثمن شئ في حياتنا |
İş adamlarıyla konuşurken onlarla ters düşüp hayır, çalışanlarınız sizin en değerli varlığınız değil dediğimde onları çoğu zaman çok üzüyorum. | TED | عندما أتحدث مع رجال الأعمال، عادة ما أجعلهم جد مستائين عندما أعارضهم وأخبرهم لا، موظفيكم ليسوا أثمن أصولكم. |
en değerli varlığınız, sizin için ücretsiz çalışmak isteyen binlerce insandır. | TED | أثمن أصولكم هم الآلاف من الناس الراغبين في العمل عندكم دون مقابل. |
Masai toplumunda keçiler ve inekler en değerli mal varlığıdır. | TED | و في مجتمع الماساي، العنز و الابقار هي أغلى الممتلكات. |
Çocuklarımın, en değerli eşyaların taze su ve empati olduğu bir zamanda yaşadıklarını hayal ediyorum. | TED | أتخيّل أنّ صغاري سيعيشون زماناً أغلى بضاعته الماء العذب والتّعاطف. |
Çocuklarım benim için en değerli şey ve onları yüzüstü bırakıyor olmam düşüncesi kabul edilemez. | TED | أطفالي هم أغلى ما عندي، وفكرة أني ربما أهملهم بأي شكل من الأشكال هي فكرة لا تطاق. |
Sokaklar ise şehrin en değerli kaynaklardan biri, fakat göz önünde bulunmalara rağmen onlara pek değer verilmiyor. | TED | الشوارع هي من أهم العناصر التي تمتلكها المدينة قيمة كبيرة مخفية على مرأى من الجميع |
Araştırma açısından, Lecter bizim en değerli varlığımızdır. | Open Subtitles | ومن وجهه النظر البحثيه ليكتر يمثل أهم مريض نملكه |
Gerçekten doktor olacaklarımız için... ...aklımız, sahip olduğumuz en değerli aletimizdir. | Open Subtitles | لبعضنا الذي من الممكن أن .. يصبح طبيباً يوماً ما فعقولنا هي أهم الأدوات التى نمتلكها |
en değerli ve memnuniyet verici başarım iki oğlumdur. | Open Subtitles | أعز إنجازاتي و أكثرها إرضاء لي هما ولداي |
Ve bu galeri şimdi bizim en değerli resimlerimize evsahipliği yapıyor. | Open Subtitles | والآن هذا المعرض يحتوى على اغلى رسوماتنا. |
Lordum, kadında ve erkekte lekesiz bir ad ruhlarının en değerli mücevheridir. | Open Subtitles | حسن السمعة للرجل و المراءة يا سيدي .. اثمن جوهرة من حلى النفس |
Haydi ama. 79'da en değerli oyuncu seçildim. Ne istersem yapabilirim. | Open Subtitles | ربحت جائزة أفضل لاعب عام 79، أستطيع أن أفعل ما أشاء |
Bazen insanların yaptığı en büyük fedakarlık en değerli şeylerinden vazgeçmesidir. | Open Subtitles | "أحياناً تكون أعظم التضحيات هي التخلّي عن أعزّ الأحبّاء إلى القلب" |
Kimse bu resimlerin neden çekildiğini bilmiyor ama bu resimler burada olanlara dair en değerli görsel kayıtları oluşturuyor. | Open Subtitles | لا أحد عرف فقط لماذا اُخذت هذه الصور؟ لكنّهم يشكّلون أكثر قيمة مرئية مُسجلة وجدت لما حدث هنا |
Buldukları garip bronz mekanizmanın ise nadir olarak rastlanan ve antik dünyadan gelen kendi çapında en değerli hazinelerden biri olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وجدوا أيضا آلة برونزية قديمة تعتبر واحدة من أندر وأثمن الكنوز العلمية التي تكشفت عن العالم القديم |
Ailelerimiz en değerli servetimizdir. | Open Subtitles | أسرنا هي أعظم كنز لدينا. |
Sen bu kurumun en değerli varlığısın gelmiş geçmiş en büyük Kraliçesin! | Open Subtitles | أنتِ أعظم قوة بهذه المؤسسة... أعظم ما ملكت |
Biliyor musun, bahse varım, buradaki en değerli parça budur. | Open Subtitles | تدري، سأراهن بأنّ هذه القطعة الأكثر ثمناً هنـا |
Siz evliliklerini bozdunuz ve alelacele en değerli varlıklarını sattınız. | Open Subtitles | انتما حطمتما زواجهما وبعتما بسرعة الاصول الاكثر قيمة بالنسبه اليهما |