Biliyorsun, burası dünyanın en romantik şehri... ve görünüşe göre şu anda köprünün altında da romantik anlar yaşanıyor | Open Subtitles | يقولون أن سان فرانسيسكو ه المدينة الأكثر رومانسية في العالمِ ويبدو أن علاقة رومانسية صَغيرة تنشأ تحت جسرِ الخليجَ |
Ortadoğu'ya uçmamı ve seni dünyanın en romantik şehrinde yalnız bırakmamı mı? | Open Subtitles | أطير إلى الشرق الأوسط، وأتركك وحده في المدينة الأكثر رومانسية في العالم؟ |
Hayatımda duyduğum en romantik şey bu. Bu durumda iki şey olabilir. | Open Subtitles | ذلك الشيءُ الأكثر رومانسية أنا أَبَداً مسموعُ. |
Düşünebildiğim en romantik şeyi yaptım ama işe yaramadı. | Open Subtitles | لقد قمت بفعل الشئ الأكثر رومانسيه الشئ الذي أستطيع أن أفعله وهذا لم ينجح |
Çünkü bu zamana kadar yapılan en romantik randevu olacaktı. | Open Subtitles | لأن هذا الموعد سيكون الأكثر رومنسية على الإطلاق |
Sorun bende mi, yoksa o şimdiye kadar gördüğün en romantik adam mı? | Open Subtitles | هل المشكله بي ام انه اكثر رجل رومانسي في العالم قابلناه من قبل |
Geçirdiğim en romantik Sevgililer Günlerinden biriydi. | Open Subtitles | لقد كان اكثر اعياد الحب رومانسية سبق و حظيت به |
Bence şimdiye dek yapılmış en romantik film. | Open Subtitles | أعتقد هو الفلمُ الأكثر رومانسية جَعلَ أبداً. |
Bu şimdiye kadar duyduğum en romantik şey. | Open Subtitles | ذلك الشيء الأكثر رومانسية أنا أبدا مسموع. |
Sevgililer günü.. Yılın en romantik günü | Open Subtitles | عيد العشاق, اليوم الأكثر رومانسية في السنة |
Bu bana verilen en romantik hediye. Nasıl bu kadar şeyi bir araya getirdin? | Open Subtitles | هذه الهديةُ الأكثر رومانسية التي أعطيتني إياها في حياتك كَيفَ رتبتَ هذه الأمور سويةً؟ |
Bu bana bir kadının söylediği en romantik şeydi. | Open Subtitles | ذلك الشيئ الأكثر رومانسية, ذلك ما قالت أي إمرأة لي |
Bu bana bir kadının söylediği en romantik şeydi. | Open Subtitles | ذلك الشيئ الأكثر رومانسية, ذلك ما قالت أي إمرأة لي |
Çok tatlıydı ve başıma gelen en romantik şeydi. | Open Subtitles | حسناً، لقد كان جميلاً جداً, وكان كالشيء الأكثر رومانسية أبداً. |
Bu şimdiye kadar bana söylediğin en romantik şeydi. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الأكثر رومانسية الذي قلته لي على الإطلاق |
Bu hafta hayatımın en romantik haftası olmalıydı. | Open Subtitles | كان من المفترض أن يكون هذا الأسبوع الأكثر رومانسية في حياتي |
Bu güne kadar bana söylediğin gelmiş geçmiş en romantik şeydi. | Open Subtitles | ذلك إلى حد بعيد ألشيء الأكثر رومانسية الذي قُلتَه لي |
Dünyanın en romantik teklif etme şekli değil. | Open Subtitles | ليس طلب الزواج الأكثر رومانسية في العالم |
...onlara telefon ettiğimde Edinburgh'daki en romantik otel olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | الذي اتصلت بهم و اتضح انه , او ادعى انه اكثر الفنادق رومانسيه |
Lavon korunun en romantik yerini seçip mumlarla "Evlen benimle" yazmış. | Open Subtitles | يا إلهى لقد أختار لافون أكثر الأماكن رومانسيه فى الحديقه و تهجى هل تتزوجينى بالشموع |
Bu muhtemelen en romantik randevu konuşması değildi. | Open Subtitles | -مقرف ! -على الأرجح أن هذه ليست أكثر محادثات الموعد الغرامي الأول الأكثر رومنسية |
Eğer bu işi sonuna kadar götürürsek, o zaman bu, hayatımın en romantik günü olur. | Open Subtitles | إن بقينا معا سيكون هذا أفضل يوم رومانسي في حياتي |
Bu hayatımda duyduğum en romantik şey, bebeğim. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الأكثر رومانسية سبق وأن سمعته ، يا عزيزتي |