Karşılaştığınız en tuhaf şey bu olmalı. | Open Subtitles | هذا يجب ان يكون أغرب شيء استدعيتي لأجله في حياتك |
Şimdiye kadar yaptığım en tuhaf şey. Ama kullanışlı, hakkını vermek lazım. | Open Subtitles | أغرب شيء صنعته إطلاقاً لكنه عملي، أعترف بذلك |
İnan ya da inanma bu, bugün duyduğum en tuhaf şey değil. | Open Subtitles | صدق أو لا تصدق هذا ليس أغرب شيء أسمعه اليوم |
Bu bahçedeki en tuhaf şey artık şapkalı bir at değil. | Open Subtitles | حسناً، من كان يظن أن حصان يضع قبعة سيكون أغرب شيء في هذه الساحة. |
Bir insanın kardeşi için yapacağı en tuhaf şey bu. | Open Subtitles | هذا أغرب شيء قد يفعله أحد لأخيه على الاطلاق |
Ama gördüğüm en tuhaf şey hepsini silmeye yeterdi. | Open Subtitles | ولكن أغرب شيء رأيته يفوق التصور |
Ve bir şey söylemiyor. Duyduğum en tuhaf şey. | Open Subtitles | ولا تلفظ ببنس شفة أغرب شيء على الإطلاق |
Duyduğum en tuhaf şey bu. | Open Subtitles | هذا أغرب شيء سمعته على الإطلاق |
İşte söyledim. Söylediğim en tuhaf şey.. | Open Subtitles | يبدو كما لو أنه أغرب شيء قد قلته من قبل |
Burada gördüğün en tuhaf şey neydi? | Open Subtitles | ما أغرب شيء رأيته هنا ؟ |
Duyduğum en tuhaf şey. | Open Subtitles | أغرب شيء سمعته في حياتي . |