en uygun yer orası. You see, she can blend in with the crowd. | Open Subtitles | ربما أنه المكان المثالي يمكنهم الإختلاص بالحشود |
Bu film için en uygun kişi kim biliyor musunuz? | Open Subtitles | اتعرفون من سيكون الخيار المثالي لاخراج هذا الفلم؟ ويؤسفني قول هذا |
Birçok farklı hâlini denedikten sonra hasırın en uygun genişliğinin 45 cm olduğuna karar verdik ve bir insanın ortalama adım uzunluğunu gözlemledik. | TED | تم تحديد العرض الأمثل للبساط ليكون 18 إنشاً، بعد اختبارنا للعديد من النسخ المختلفة وملاحظتنا لمتوسط طول خطوات الشخص. |
2016 bunun için en uygun yıldı çünkü önemli bir tarihle kesişiyordu. | Open Subtitles | كان عام 2016 هو الأنسب لإطلاقها لأنه كان يتزامن مع تاريخ مهم. |
Lise yemekhanesi bunları test etmek için en uygun yer! | Open Subtitles | كافيتريا المدرسة هو المكان المثالى لاختبارها |
Kocanız ve sizin için en uygun vakit ne zaman acaba? | Open Subtitles | ما هو الوقت الملائم لأقابلكما أنت و زوجك ؟ |
Şimdi, Mr. Swanson, dijital ortamda bağışçıların bacaklarını üstünüze deneyerek en uygun olanı seçeceğiz. | Open Subtitles | الآن .. سيد سوانسون من خلال سحر التصوير الرقمي سنختار الساقين الأكثر ملاءمة لجسمك من مخزوننا من المتبرعين |
Jerry, eğer bunuokuyorsan, Darlene ile yattım. Üzgünüm dostum. Sana anlatmanın en uygun yolu buydu. | Open Subtitles | آسف يا رجل ولكنني أحسست أن هذه هي أنسب طريقة لإخبارك، أراك الليلة في الملهى |
Bana en uygun iş, radyo dj'liğiymiş. | Open Subtitles | أظهر بأن عملي المثالي سيكون مقدمة أغاني إذاعية |
Gezegenler kendi kendilerine en uygun şablonu oluşturdular. | Open Subtitles | لقد رتبت الكواكب نفسها إلى النمط المثالي |
Onun için, en uygun yeri bulacağınıza eminim. | Open Subtitles | أنا واثق أنه يمكن لكنّ التفكير بالمكان المثالي لوضعها. |
- Kes sesini de düşünsün. Panayıra gidiyoruz. İhtiyacımız olan her şeyi uygulamaya koymak için en uygun yer orası. | Open Subtitles | فقط اسكتي ودعيه يعمل نحن ذاهبون الى الملاهي ذلك المكان المثالي الذي سيزودنا بمن نريد ان نقابل |
Hem Peter da her şeyi kontrol etmek için en uygun pozisyonda. | Open Subtitles | وكان بيتر في المكان المثالي ليسيطر على كل شيء |
Üstelik bu daha sağlıklı, çünkü en uygun kişiyi bulabilirsin. | Open Subtitles | وذلكصحياًأكثر، لأنهيمكنكِأن تجدي، تعلمين ، الشخص المثالي |
Yani bu gerçekten güzel bir davranışsal ölçüm ekonomik oyunlar bize en uygun oyun kavramını kazandırırlar. | TED | لقد كانت عملية قيس سلوكيّة جيدة، ألعاب الاقتصادية تكشف لنا عن مفاهيم اللعب الأمثل. |
Demek istediğim, ellerimiz ve zihnimiz somut eşyalar hakkında düşünmek ve onlarla uğraşmak için en uygun organlarımızdır. | TED | أعني، أيدينا وعقولنا هي الأمثل لتوضيح التفاعل بين الواجهة البيئية مع المواد الملموسة. |
En az benzeyenler ayıklanınca, algoritma geriye kalanlara mutasyon ve yeniden düzenleme işlemleri uygular; oluşan yeni nesilden en benzer, yani en uygun olanları seçer. Bunu nesiller boyu tekrarlar. | TED | ما إن تتم برغلة الترانيم الأقل مماثلة، يمكن للخوارزمية إعادة تطبيق تغيّر وإعادة تجميع ما تبقى، وتحديد أكثرها مماثلةً، أو الأنسب منها، مجدداً من الجيل الجديد، وتكرار ذلك لعدة أجيال. |
Niye, yardımcı yönetmen pozisyonu için en uygun aday olduğumu söylemek isterim. | Open Subtitles | لماذا انا المرشح المثالى للمساعدة فى منتج منصب |
Baş rahiplik için en uygun adam. | Open Subtitles | بل الرجل الوحيد الملائم لمنصب وكيل الدير |
Birleşme anlaşması için en uygun koşulları bulabilirsiniz anlaşma da. | Open Subtitles | لذا، أعتقد أنك سوف تجد شروط من هذا الاندماج الأكثر ملاءمة. |
Doğa ise, belirli bir ortama en uygun yavruları seçer. | Open Subtitles | أما الطبيعة فتختار أنسب الحيوانات الصغيرة لبيئة معينة، |
Ve size tüm göstermek istediğim gerçek hücrelerdeki membranların içine (hücre zarı) moleküller monte edebiliyoruz ve sonra o, adeta moleküler Darwinizm şeklinde kendini ayarlıyor, moleküler anlamda en uygun olanın hayatta kalması. | TED | وكل ما أردت أن أريكم إياه هو أننا نستطيع وضع الجزيئات داخل أغشية، فى خلايا حقيقية، وتقوم هى من تلقاء نفسها بنوع من التطور الداروينى على مستوى الجزيئات، "البقاء للأصلح" على مستوى الجزيئات. |
- Bizim rekabet etmemiz için en uygun şey olduğuna o da katılırdı. | Open Subtitles | -اعتقد انه سيوافق عليها... انه الشيء الأكثر ملائمة لنا للتنافُس |
Kötü giden bir serinin gidişatını değiştirecek en uygun zaman sezon sonudur. | Open Subtitles | نهاية المواسم هي المكان الأفضل لاستعادة الأمور |
Bu özel problemin çözümü, kertenkeleyi saklandığı yerden çıkarmak için en uygun aracı bulmayı ve onu şekillendirmeyi gerektiriyor. | Open Subtitles | تحتاج هذه المشكلة بالذات البحث وتشكيل الأداة المناسبة لإجبار إخراج هذه السحلية من مخبئها |