O Enfes ıstırap içinde ölümle yüzleşmek, cesaretin son noktasıdır. | Open Subtitles | مقاومة الموت ، هو تظهر الشجاعة المطلقة. انها لذيذة العذاب. |
Övünmek gibi olmasın ama Enfes bir yıldönümü yemeği hazırlamış mıyım ne? | Open Subtitles | لا أريد التبجح لكن ألم أطبخ لكٍ وجبة لذيذة في ذكرى زواجنا؟ |
Enfes. Morbo, sonraki acıkmasına kadar bundan bir çuval saklayacak. | Open Subtitles | لذيذ, موربو سيخزن هذا في كيسه للهضم المستقبلي |
OJ..bugünün özel içeriğinde Enfes fare kebabı büfesi var. | Open Subtitles | أو جي أشياء اليوم الخاصة تتضمّن طبف لذيذ من كباب الفئران |
Enfes biranızdan istiyorum. - Hemen, bayan. | Open Subtitles | كأساً كبيرة من البيرة اللذيذة أشرب دائماً ما يشربه أبناء البلد |
Neden Enfes ve yağlı bir tavukla bunların üzerine bir de kilo problemi ekleyelim ki? | Open Subtitles | لماذا نزيد الطين بلة بمسألة الوزن كي تأكلي الدجاج الدهني اللذيذ |
Bir sürü yemek yapacağım ve Enfes olacaklar. | Open Subtitles | جيد، والأولاد، لا بد لي من العودة. لقد حصلت على الكثير من المتع لجعل. والتي ستكون لذيذة. |
Böyle zamanlarda susuzluğumu Enfes bir Wolf Cola ile gideriyorum. | Open Subtitles | في أوقات مثل هذه أحب أن أروي عطشي بـ كولا ذئب لذيذة |
Senin için Enfes bir kahvaltı hazırladık. Sevdiğin her şey. | Open Subtitles | لقد أعددنا وجبة لذيذة من أجلكَ، كلّ ما تفضله. |
Ucuz, yerel reklamlarınızda söylendiği gibi Enfes. | Open Subtitles | كانت لذيذة مثلما جاء في منتجكم التجاري المحلي |
Tanrım! Enfes! Üç gündür dik dik duvara bakıyorum. | Open Subtitles | ياإلهي ، إنها لذيذة جداً كنتُ أُحدق بالجدار ل3 أيام |
En sevdiğim iki şey Enfes bir kelimede birleşmiş. | Open Subtitles | إثنان من المفضلين عندي مختتمان بكلمة واحدة لذيذة. |
Kesinlikle Enfes bir şey. | Open Subtitles | وشراب الروم والشوكولاتة الذائبة، إنه لذيذ للغاية |
Bu "melek keki"ne benzer şeyin tadı cidden Enfes, leziz bir bebek gibi. | Open Subtitles | أنجبا طفل لذيذ حلو المذاق حسناً, شكراً لك |
Enfes bir şey. Yemek yapabilen bir sahip bulduğum iyi oldu. | Open Subtitles | واو، هذا حقاً لذيذ ، إنه لشيء رائع أن أجد مالكة تستطيع أن تطهو |
Bu tartışılmaz Enfes sosisleri düşürmemi mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريدني أن أسقط هذه النقانق اللذيذة على الأرض |
Yüzbaşı Blackadder da kesinlikle bu Enfes ve besili posta güvercinini vurmadı efendim. | Open Subtitles | "والنقيب بلاكادر قطعاً" "لم يطلق النار على هذه الحمامة اللذيذة السمينة , سيدي." |
Yukarıdakiler, Enfes Nestle Quik'le şarj olun. | Open Subtitles | مرحباً،ح ان وقت الشحن بنيسلى اللذيذ |
Kilosu 200 avroya satılan Enfes midyeler. | Open Subtitles | طعام ٌ شهي وذو سعر عال ٍ ويمكن أن يُباع بـــ 200 يورو للكيلوغرام الواحد |
Eğer dün akşam yemekte Enfes bir Şili usulü levrek yediğimi söyleseydim "bu konuda ne hissediyorsun?" der miydin? | Open Subtitles | لو قلتُ لك أنّني تناولتُ سمكةَ قاروسٍ شهيّة على العشاء البارحة فهل ستسألني: "وما شعورك"؟ |
Ayrıca çocuklarıma da hayatın ne kadar Enfes olduğunu felan anlatma. | Open Subtitles | و أريدك التوقّف عن إخبارأطفالي.. بأنّ الحياة ما هي إلّا و عاء من الكرز و أنّ كلّ شيء " خلّاب ".. |
Aynı fikirdeyim. Enfes olurdu. Ama yaban turpumuz yok. | Open Subtitles | أوافقك الرأي، سيكون ذلك لذيذاً لكن ليس لدينا أياً منه |
O Enfes biri. | Open Subtitles | انه مبهج انه يريدني |
Ve yaşadıklarımızın "Enfes" olarak devam etmesini istiyorsak, bence en iyisi, birbirimizden makul olmayan isteklerde bulunmamamız. | Open Subtitles | .. وكي نحافظ على علاقتنا مبهجة .. أعتقد أنه من الأفضل ألا نطلب من بعضنا البعض طلبات غير معقولة |