Afrika'da virüslerin takibinde kullanılan radyoizotopları enjekte ediyor. | Open Subtitles | تحقن بداخلك نظائر مشعة من أجل تعقب فيروس ما في افريقيا |
Lauren yukarıda diğerlerine benim kanımı enjekte ediyor.. | Open Subtitles | لورين بالأعلى تحقن الاخرين بدمي |
Veldt'in serumuna antikoagulanı enjekte ediyor. | Open Subtitles | إنّها تحقن مضاد التّخثّر في جهاز الحقن الوريديّ لـ(فيلدت). |
Yani, bu adam vücut kimyasını yükseltecek her şeyi soluyor, içiyor ve kendine enjekte ediyor ve tüm testler normal çıkıyor. | Open Subtitles | إنه يتنفس و يشرب و يحقن نفسه بكل شئ كي يضاعف كيميائية جسده و رغم ذلك كل الفحوصات طبيعية |
Her maçta ağrıyan bileklerine lidokain enjekte ediyor. Steroit olayını aştığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | إنّه يحقن ركبتيه الموجعتين بالليدوكايين كلّ مباراة، أتخاله يترّفع عن حقن الستيرويدات؟ |
Tanrım, gözyuvarlarına eroin enjekte ediyor olabilir. | Open Subtitles | لربما يحقن نفسه بالممنوعات في عينيه |
İğneyle kendine bir şey enjekte ediyor. | Open Subtitles | أنها تحقن نفسها بشيء ما |
Tanrım, gözyuvarlarına eroin enjekte ediyor olabilir. | Open Subtitles | لربما يحقن نفسه بالممنوعات في عينيه |
Evlendiğin zaman aklına, kocanın kendisine bir şey enjekte ediyor olduğu aklına gelir miydi? | Open Subtitles | عندما تزوجتما هل خطر على بالك أندي بيل - زوجة سميلي ============== أن زوجك ربما يحقن نفسه بشيء ما |
Ralph ne enjekte ediyor? | Open Subtitles | ماذا؟ ماذا يحقن (رالف)؟ |