Ve işte daha küçük ölçekte, bir küpe ölçeğinde veya seramik bir kap veya bir müzikal enstrüman önemli ve anlamlıydı. | TED | وهناك على النطاق الأصغر ، بحجم قرط أو وعاء من السيراميك أو آلات موسيقية ، كانت جوهرية ومترعة بالعاطفة. |
Bir enstrüman çalmak ve müzik icra etmekten alabileceğim çok fazla şey ve keyif var. | TED | يوجد الكثير من المتعة والاشياء التي يمكن ان احصل عليها من العزف على الة موسيقية والاداء |
Bir enstrüman çalmak için gerekli olan kasıtlı odaklanmanın aksine, konuşurken çaba harcamadan ses tonumuz değişir. | TED | بخلاف التركيز الدقيق اللازم لتشغيل أداة موسيقية خارجية، نستطيع تغيير نبرة أصواتنا اثناء التحدث دون بذل جهد. |
Ve arabanızda CD'leri bulunuyor, ve senfonilere gidiyorsunuz. Ve çocuklarınız enstrüman çalıyor. Hayatınızı klasik müzik olmadan hayal edemiyorsunuz. | TED | ولديكم أقرص ليزرية في سياراتكم وتذهبون لحضور السمفونيات .. وأولادكم يعزفون الآلات ولايمكنكم تخيل حياتكم بدون الموسيقى الكلاسيكية .. |
Aslında bu enstrüman devasa bir müzik kutusuydu. | TED | الأن، الألة في الأساس كانت صندوق موسيقي ضخم. |
Sakıncası yoksa sadece bir enstrüman ödünç almak istiyoruz. | Open Subtitles | إننا نود إستعارة آلة موسيقيّة لا أكثر، ما لم يكن هناك إعتراض. |
Bir sekiz tempolu sistemde üç katmanlı dairelerimiz vardır ve her ritim, farklı bir enstrüman tarafından çalınır. | TED | لدينا في نظام النغمات الثُماني ثلاث طبقات من الدوائر، كل إيقاع يُعزَفُ بواسطة آلة موسيقية مختلفة. |
Bir enstrüman çalmak beynin hemen hemen bütün bölümlerini aynı anda meşgul ediyor, özellikle de görsel, işitsel ve motor kortekslerini. | TED | عند العزف على آلة موسيقية تنشط كل منطقة من الدماغ في آن معًا وخاصة البصرية والسمعية والحركية |
Ve bu enstrüman önünde duran bir manken kafası, ve kulaklarının olduğu yerlerde mikrofonlar var. | TED | و هى رأس غبية التى تجلس قبالة آلة موسيقية, و لديها سماعات حيث تتواجد الآذان |
Bir enstrüman çalamıyor olmak hayattaki tek pişmanlığım. | Open Subtitles | نخب لأسفي الوحيد في الحياة لعدم إستطاعتي اللعب على آلة موسيقية. |
Bu yüzden ağzına bir enstrüman koyman gerekir. Ve bak. | Open Subtitles | لذا فمن الأفضل وضع آلة موسيقية أمامها، وانظري |
İçinizde enstrüman çalmayı bilen var mı? | Open Subtitles | الآن هل يجيد أحدكم العزف على آلة موسيقية |
Ya da bir ders almak gibi ya da bir enstrüman çalmayı öğrenmek gibi. | Open Subtitles | او اخذ بعض الحصص او شيء مشابه او التعلم على آلة موسيقية مثل الغيتار |
Hayatımda duyduğum en kötü enstrüman çalışıydı. | Open Subtitles | إنها أسوأ موسيقى لإسوأ آلة موسيقية سمعتها فى حياتى |
Belki pek önemi yok ama sizin yaşınızda birinin enstrüman çalmayı öğrenmesi zordur. | Open Subtitles | بقدر المستطاع إن تعلّم آلة موسيقية بعمرك أمر صعب |
Bir enstrüman çalmalı ya da resim falan yapmalısın. | Open Subtitles | يجب ان تلعب علي اله موسيقية او ترسم شيئا |
Eşim müzikal enstrüman üreticisi, sürekli odunları oymayla meşgul. | TED | إنها صانعة آلات موسيقية، وتقوم بالكثير من النقش على الخشب |
İtalyan okulunda eğitim görmüş bir enstrüman yapımcısıydı Viyana'da. | Open Subtitles | لقد كان صانع آلات في فيينا، تعلم في مدارس إيطالية. |
Biraz daha tumturak istiyordu. Bu yüzden orkestranın yerini büyüttü, böylece daha fazla tiz sesli enstrüman koyabilecekti. | TED | أراد أن يضيف بعض الزخرفة على الموسيقى. فقام بتوسيع مكان الأوركيسترا ليستطيع إضافة المزيد من الآلات منخفضة الوتيرة. |
Her enstrüman sanki nüans içinde nüans yaratıyor gibi. | Open Subtitles | بانكس و كولينز و رذرفورد يمكنكم أن تسمعوا فعلا الأصوات الدقيقة لكل الآلات |
Bu enstrüman babamdan kalma ve hala iyi durumda. | Open Subtitles | هذه الألة ما تزال جيدة. إنها تعود إلى جدي. |
Bunlar burada yaşayan kuzenlerim. Eksik olan tek enstrüman bir fagot. | Open Subtitles | إنهم أبناء عمي الذين يعيشون هنا، الألة الوحيدة التي نفتقدها، |
Sakıncası yoksa sadece bir enstrüman ödünç almak istiyoruz. | Open Subtitles | إننا نود إستعارة آلة موسيقيّة لا أكثر، ما لم يكن هناك إعتراض. |