Hafiz Esad'ın Suriye'yi kontrol altına almasıyla başladı. Ülkenin, buğday ve arpa gibi şeylerde kendine yetebiliyor olmasını istedi. | TED | عندما تولى الأسد مقاليد الحكم في سوريا، فقد قرر حينها أنه ينشد الإكتفاء الذاتي في أشياء مثل القمح والشعير. |
Yemen'de Salih ve Suriye'de Esad'ın karşı bir muhalefet doğacak veya çoktan yıkılmış olacaklar. | TED | صالح رئيس اليمن و الأسد رئيس سوريا سوف يتم إما تحديهم أو تركيعهم من قبل شعوبهم. |
Bunun yanında Suriyeli gaddar diktatör Beşşar Esad'ın dostlarının da offshore şirketleri olduğu haberleri var. | TED | ولدينا أيضا أخبار أن حليفاً للديكتاتور المتوحش السوري بشار الأسد لديه أيضاً شركات وأموال في الخارج. |
Esad'ın rejimi yıkılırken mülteci krizi ile karşılaştık. | TED | وعندما بدأ نظام الرئيس الأسد بالتداعي، أصبح هناك انفجار من اللاجئين. |
IŞİD'i bombalayarak, canavar başkan Esad'ın gücünü sürdürmesine yardım ediyorlar. | Open Subtitles | فهم بقصفهم لتنظيم الدولة يساعدون الأسد الشرير على البقاء في منصبه |
Ruslar son 5 yıldır Esad'ı destekliyorlardı. Buradaki İstasyon'a sızdılar. | Open Subtitles | الروس من يدعم الأسد خلال الخمس سنين الماضية، ودخلوا الى وكالتنا هنا |
Esad'ın beyan ettiği her şey, 1300 tondan fazla ölümcül materyal imha edildi. | Open Subtitles | كل شيء صرح به الأسد.. أكثر من 1300 طن من المواد القاتلة، تمت إزالتها وتدميرها |
Esad yönetiminin başına büyük bir bela olmuş. | Open Subtitles | "لقد كانت شوكة مزعجة في خاصرة نظام "الأسد |
Uluslararası yayın olursa Esad'ın daha hızlı hareket edeceğine inanıyorlar. | Open Subtitles | يظنون في حال حصلوا على تغطية دولية, فإن " بشار الأسد" سيقوم بالتحرك بشكلٍ عاجل لانقاذهم. |
Esad iktidarda kalırsa işlediği suçların hesabını vermek zorunda kalacaktır. | Open Subtitles | إن بقي (الأسد) في السلطة سوف تضطر للإجابة عن جرائمه |
Her nasılsa beyan sırasında Esad bazı stoklarını elinde tutmayı başardı değil mi? | Open Subtitles | مع ذلك، خطّط (الأسد) للاحتفاظ بجزء من المخزون أثناء عملية التصريح، أليس كذلك؟ |
Şu an beklediğiniz, Esad'ın ofisinden birinin çıkıp, "Şey patron, Orta Doğu'da bir ülke için kuraklık açısından çok da iyi bir fikir değil galiba" demesi. | TED | الآن، قد تفكرون أنه ربما قال شخص ما ضمن فريق الأسد: "سيدي الرئيس، كما تعلم، نحن نقع في شرق المتوسط، حيث الجفاف هنا، لذا ربما ليست فكرة سديدة." |
Başkan Esad'ın karısıyla röportaj yapmış. | Open Subtitles | التقت بزوجة الرئيس بشار الأسد |
Bununla, aşırı komik olan peltekliğiyle dalga geçtikleri için kendi insanlarına gaz atan Suriyeli diktatör Beşşar Esad'dan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | الآن لا أشير إلى رئيس سوريا , (بشار الأسد) من أشعل أبناء بلدته بالغاز لأنه بدأوا يستمتعون من لغثته المضحكة للغاية. |
Beşşar Esad'ı koltuğundan etme planı olmadığını bana söylemiştin. | Open Subtitles | قد أكدت لي أنه لا توجد مؤامرة للإطاحة بـ(بشار الأسد) |
Esad'ı değiştirme planınız varsa yerine geçecek kişinin General Youssef olmasını makul buluruz. | Open Subtitles | إن كانت لديكم خطة لاستبدال (الأسد) فنحن نتفهم أنه سيكون اللواء (يوسف) |
Adam alevi, evlilik vasıtasıyla Esad'ın kuzeni. | Open Subtitles | إنه "علويّ"، قريب الأسد بالمصاهرة |
Esad onun şüphe uyandırdığına inanıyor olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أن (الأسد) يخاف من ترشحه للانتخابات |
Esad, çoktan dünyaya silahları ateşleyenin komutanları olduğu söyledi. | Open Subtitles | (الأسد) أخبر العالم بالفعل أن قادته هم من أطلقوا النار |
Ama Esad iktidarda kalmak için her şeyi yapabileceğini çoktan gösterdi bile. | Open Subtitles | وأعتقد أيضا أن (الأسد) سيبيّن أن العالم يقول أنه يفعل أي شيء وسيقوم بأيّ شيء للبقاء في السلطة |