| Sana ihtiyacım var. Her şey eskiden olduğu gibi olabilir. | Open Subtitles | . أنا بحاجة إليك الأمور يمكن أن تعود كما كانت |
| Eğer eskiden olduğu gibi Sadece Sen hızla gibi hareket değildir edilir, | Open Subtitles | إنه فقط لأنك لم تعودي تتحركي بسهولة كما كنت من قبل |
| Arabaya girip, eskiden olduğu gibi zaman geçirebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع دوماً ركوب السيّارة وتجاوز الزمن كما اعتدنا |
| Çünkü hafızamızın yerine gelmesi için tek yol eskiden olduğu gibi yaşamalıyız. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي سنستعيد بها ذاكرتنا هي بعيش حياتنا كما إعتدنا |
| Bunu kutlamalıyız. eskiden olduğu gibi dağıtalım. Sadece ikimiz. | Open Subtitles | يجب أن نذهب للأحتفال ننطلق كما كنا تفعل نحن الاثنان فحسب |
| eskiden olduğu gibi haftanın geri kalanını orada oturarak geçirebilir. | Open Subtitles | ربما يبقى هناك لنهاية الأسبوع كما كان معتاداً أن يفعل |
| İşler eskiden olduğu gibi değil artık, Ryan. | Open Subtitles | الأمور ليست هي نفسها كما كانت عليه من قبل. |
| O harika müşfik gözlerinin eskiden olduğu gibi bana bakmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط من عينيك الحنونتين الرائعتين أن تنظر لي كما كانت تفعل. |
| Beni eskiden olduğu gibi sevmese de... | Open Subtitles | على الرغم من أنها لم تعد تحبني كما كانت من قبل |
| eskiden olduğu gibi. Uyuyormuşum gibi. | Open Subtitles | سأكون كما كنت من قبل... |
| Öfkelenmek, kedere boğulmak tıpkı eskiden olduğu gibi hissetmek istedim. | Open Subtitles | لشعورى... كما كنت من قبل ... . |
| Arabaya girip eskiden olduğu gibi zaman geçirebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع دوماً ركوب السيّارة وتجاوز الزمن كما اعتدنا |
| Sarayı unutun. Ormana gidip avlanalım. eskiden olduğu gibi. | Open Subtitles | انس أمر البلاط, فلنذهب إلى الغابة لنذهب للصيد كما اعتدنا أن نفعل |
| Bu hafta, eskiden olduğu gibi dışarı çıkacağız. | Open Subtitles | هذا الأسبوع سوف نخرح كما إعتدنا. |
| Bizim de eğlenmemizi istiyorum ve eğlenmiyoruz, eskiden olduğu gibi değil. | Open Subtitles | , أريد أن نمرح معاً , و لكننا لا نمرح ليس كما كنا |
| Ve bana karşı mesafeli davranıyor. eskiden olduğu gibi problemlerini benimle paylaşmıyor. | Open Subtitles | وأصبح متبلد إتجاهي إنه لا يشارك مشاكله معي كما كان يفعل بالسابق |
| - Tıpkı eskiden olduğu gibi ha, Albay? | Open Subtitles | تماما مثل الأزمنة القديمة هوه، عقيد؟ |
| eskiden olduğu gibi saatlerce konuştuk. Çok tatlı biridir. | Open Subtitles | تَكلّمنَا لساعاتِ، مثل الأوقات القديمة. |
| eskiden olduğu gibi yine elime bakacaklar. - Larry, bendim. | Open Subtitles | نعم ، بالتأكيد ، سوف أجعلهم يأكلون من يدى مثل الأيام الخوالى |
| eskiden olduğu gibi ağlamıyorlar, eskiden olduğu gibi kavga etmiyorlar. | TED | إنهم لا يبكون كالسابق، و لا يتشاجرون كما كانوا يفعلون. |
| eskiden olduğu gibi. | Open Subtitles | تّابع عملك |