Şimdi, hem İslam hem de Hristiyanlık, sosyal etkinin önemini inancımızın eleştirel ilkeleri olarak vurgulamaktadır. | TED | الآن، أكدّ الإسلام والمسيحية على حدٍ سواء أهمية التأثير الاجتماعي كمبادىء حاسمة لإيماننا. |
Dar yol boyunca, etkinin kırmızı hatta yakalandığını görebiliriz. | TED | عبر الزقاق ، يمكننا أن نرى التأثير قد التقط في الخط الأحمر. |
Ama şimdi kişisel hikayeme dönmeme izin verin çünkü etkinin yere ayak bastığı nokta burası. | TED | ولكن دعوني استحضر هذا على المستوى الشخصي، حيث هنا يكمن التأثير. |
Yine de onun doğumunun gezegene verdiği etkinin aynısı olmaz. | Open Subtitles | و يطل تأثيرك على الكوكب أقل من تأثير ولادتك إياه. |
Bence yaşam üzerinde düşündüğümüzden daha fazla kontrolümüz vardır... ve her etkinin bir tepkisi vardır. | Open Subtitles | لدينا تحكم أكثر مما نعتقد و لكل فعل رد فعل |
İşletmenin iflasının yaratacağı etkinin ve sonuçların farkında olmak demek. | TED | هذا يعني أن تكون مدرك للتأثير ، مدرك للعواقب التي تخص فشل ذلك المشروع. |
Projenin etrafındaki bu topluluk ve çöp koleksiyonum büyüdükçe etkinin de olacağına gerçekten inanıyorum. | TED | وعندما كبر المجتمع حول المشروع ومجموعة نفاياتي كبرت أعتقد أن التأثير يكبر أيضا |
Bu yüzden, bu etkinin ne olacağını en iyi şekilde öğrenmeli ve onu en düşük düzeye indirgemek için ilk adımları atmalısınız. | TED | ونحاول تعلم أفضل ما نستطيع عن تأثيره ثم نأخذ زمام المبادرة لتقليل ذلك التأثير. |
etkinin yok olması biraz zaman alacak. | Open Subtitles | سيتطلب ذلك فتره قصيره لينتهى التأثير , اوكى ؟ |
Bu olağanüstü etkinin nedeni ise Yeryüzü'nün kütlesidir. | Open Subtitles | والسبب في ذلك التأثير غير العادى هو كتلة الأرض |
Kırsal alan demek birkaç insan demek. etkinin en az görüleceği yerdir. | Open Subtitles | الريف يعني القليل من الناس سيكون وقع التأثير أقل |
Kalkaneus kırıkları, ilk olarak ayağını yere çarptığını ve etkinin çoğunu emdiğini gösteriyor. | Open Subtitles | ان قدمها ضربت الارض اولاً و امتصت معظم التأثير |
Aynı etkinin, yıldız ışıkları Güneş'in yanından geçerken de olduğuna inanıyorum ama bu teori ancak Güneş tutulması sırasında doğrulanabilir. | Open Subtitles | اعتقد ان نفس التأثير يجدث عندما يمر ضوء النجوم من عند الشمس ولكن الطريقة الوحيدة لتأكيد هذهِ النظرية |
Röportaj yaptığım aktivistlerin hiçbir ortak yanı yoktu. Bir şey hariç! Hepsi de en büyük ve önemli aktivist etkinin annelerinden geldiğini söylüyordu. | TED | ان النشطاء الذين قابلت لا يملكون اي شيء مشترك فيما بينهما .. باستثناء شيء واحد .. وهو .. انهم كنَّ يُشرنَّ الى ان امهاتهن هن ذوات التأثير الاكبر والاهم في نشاطهم الاجتماعي |
Ama burada, Lincoln Ovası'nın bir resmi var, kameranın perspektifinden ya da insan gözünden bakıp, ağaç kesme şirketinin çevresel hiçbir etkinin olmayacağına dair iddiasını haklı çıkaran yerinden edilmiş tek bir dal ya da ağaç göremezsiniz. | TED | لكن هذه صورة لينكولين ميداو أُخِذت بعد وتستطيعون الملاحظه من خلال زاوية الكاميرا او بالرؤية المجرده أنه بالكاد ترون عصاة او شجره خارج مكانها وهذا يؤكد خلاف اعتقاد شركة التقطيع بنكران التأثير البيئي |
Farkında mısın acaba bunun yapacağı etkinin, ben de... | Open Subtitles | ألا تدركين التأثير الذي سيتركه هذا على؟ |
Hayatı karmakarışık. Bu etkinin kaybolmasını istemem. | Open Subtitles | وأخشى عليها بان تفقد هذا التأثير |
Üzerindeki etkinin geçmesi gerekiyor. | Open Subtitles | التأثير يحتاج إلى وقت كي يزول. |
Bu kurallarda uzmanlaşarak Poe okuyucunun dikkatini topluyor ve onları yoğun ve eşsiz bir tecrübeyle ödüllendiriyor. Poe buna etkinin birliği adını veriyor. | TED | وبحذاقته في استخدام هاتين القاعدتين، يسيطر "بو" على انتباه القارئ ويكافئه بتجربة بالغة وفريدة - يسميها "بو" وحدة التأثير. |
Ama bıraktığınız etkinin devlette çok daha güçlü olduğunu hissediyorsunuz. | TED | ولكنك تشعر بأن تأثيرك يكون أعمق بكثير عندما تعمل لصالح الحكومة. |
Eminim zavallı çocuğun üzerindeki etkinin gayet farkındasın. | Open Subtitles | متأكدة أنّك تعلمين جيدًا تأثيرك على المسكين. |
Hayattaki gibi intikamda da her etkinin esit ve aksi yönde bir tepkisi olur. | Open Subtitles | في الانتقام، كما في الحياة، لكل فعل رد فعل مساو له في المقدار و مضاد له في الاتجاه. |
Kanunlar sizi seks satmaya zorlar, ki bu, amaçlanan etkinin tam tersidir. | TED | القانون يجبرك على مواصلة الإتجار بالجنس، الشيء المعاكس تماما للتأثير المطلوب. |