Henüz, sadece bir öneri olsa da, insan etkisinin gezegenimiz üzerindeki etkisi hakkında düşünebilmemiz için yararlı bir yol. | TED | الآن، ما تزال هذه مجرد مرحلة مقترحة، لكنني أعتقد أنها طريقة مفيدة للتفكير في مدى تأثير الإنسان على الكوكب. |
Yani, yüksek bahislerin güçlü etkisinin olması ilginç değil mi? | TED | إذاً، أليس ذلك مثيراً بأن الرهانات العالية لديها تأثير قوي. |
Elimden geleni yaptım ancak annesinin üzerindeki etkisinin çok güçlü olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | فعلتُ كل ما بوسعي، لكنني أعتقد أن تأثير والدته قويٌّ جداً عليه |
Jerry, bu sadece Saturn'ün etkisinin kötü olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | جيري، إنه فقط يعني زحل سيئ التأثير إنه فقط خاص |
Çizerken, sıvının etkisinin azaldığı anlar oluyordu. | Open Subtitles | عندما كنت أرسم كانت هناك لحظات عندما يزول مفعول السائل |
Bay Carter'e duyduğun saygının farkındayım, fakat senin üstündeki etkisinin tamamen iyi olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا على دراية بالإحترام الذي تكنه للسيد كارتر لكن أخشى أن تأثيره عليك لم يكن جيداً كلياً |
Bunun insanların yaptıkları üzerinde etkisinin olup olmadığına bakacağız. | TED | نحن في طريقنا لنرى إذا كان هذا له تأثير على ما يفعله الناس. |
Bu, Güneş'in değişimlerinin iklim üzerindeki etkisinin genel olarak fosil yakıt yakmaktan kaynaklanarak artan sera gazları tarafından bastırıldığını gösteriyor. | TED | هذا يظهر أن تأثير اختلافات الشمس على المناخ تطغى عليه غازات الاحتباس الحراري المتزايدة، القادمة أساسا من إحراق الوقود الأحفوري. |
Laboratuvarda esas yaptığımız şey doğrudan, nicel bir tarzda, bilgisayar oyunların beyine etkisinin ne olduğunu ölçmek. | TED | الذي نفعله عادةً في المعمل هو القياس المباشر بطريقة كميّة عن تأثير ألعاب الفيديو على الدماغ. |
Bu, otomotiv şirketinin Bay Onarılabilirlik'in hiçbir etkisinin olmadığını gördüklerinde | TED | هذا ما فعلته شركة السيارات عندما رأوا أنه لا يوجد تأثير للأستاذ. |
Ve diş fırçasının ağız içindeki etkisinin ne olacağını anlamak için şunları zihnimde canlandırmam gerekiyor: "Bu ağzın sahibi kimdir?, | TED | ولفهم ماذا سيكون تأثير فرشاة الأسنان في الفم، لابد أن أتخيل: من يملك هذا الفم؟ |
Ne kadar derinlikte olursa olsun, ne kadar uzakta olursa olsun insan etkisinin kanıtı okyanusun her parçasında görülüyor. | TED | الأدلة على تأثير الإنسان منتشرة في كل جزء من المحيط، مهما كان العمق، ومهما كان البعد. |
Bilim adamları bukalemun etkisinin ayna nöronlar olarak bilinen özel bir grup nöron sayesinde mümkün olduğuna inanmaktadır. | TED | ويعتقد العلماء أن تأثير الحرباء يحدث بسبب مجموعة خاصة من الخلايا العصبية المعروفة باسم مرآة الخلايا العصبية. |
Bu yüzden bu sefer, tartışmanın katılımcılar üzerinde herhangi bir etkisinin olup olmadığını da öğrenmek istedik. | TED | لذلك أردنا أن نعرف ما إذا كانت تلك المناقشات سيكون لها أي تأثير على المُشاركين. |
Bu, bir kredi etkisinin bir değil birçok kişi tarafından hissedilmesi demektir. | TED | هذا يعني تأثير القرض لا يشعر به شخص واحد، بل يشعر به الكثيرون. |
Cadının senin üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu için endişeleniyorum. | Open Subtitles | القلقة التي تأثير الساحرةَ عليك عظيمُ جداً. |
Dikkatin algımız üzerindeki etkisinin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. | TED | كانت أن الانتباه قوي جدًا من حيث التأثير على إدراكنا للأمور. |
Beckett'ın raporunun verdiği bilgiye göre bu ilacın insanlar üzerindeki uzun süreli etkisinin ne olacağı belli değil. | Open Subtitles | يشير تقرير بيكيت إلى انه ليس لنا فكرة عن التأثير طويل المدى على البشر. |
Bazen en az hatırladığımız insanların üzerimizde büyük etkisinin olması çok tuhaf bir şey. | Open Subtitles | لكم هو مضحك أحياناً أن الأشخاص ..الذين لا نتذكرهم في الغالب يطبعون فينا أعظم التأثير أنا أتذكر أنا كانت تتحلى بالألماس |
LSD'nin etkisinin 12 saatte geçeceğini söyledim. Eğer şu an iyiysen, bu konuda yanılmış olmalı. | Open Subtitles | أخبرتها أن مفعول ثاني الإيثيل يمتد لـ12 ساعة و أنها مخطئة إن كنت بوعيك |
Daha viagranın etkisinin geçmesine bir saat var, o yüzden tanrı aşkına, beni karnımın üzerine yuvarlamayın. | Open Subtitles | بقي ساعه على مفعول الفياقرا لينتهي لذا أرجوكم لا تقلبوني على بطني |
Katil, ketaminin etkisinin geçeceğini biliyor, bu yüzden hızlı hareket ediyor. | Open Subtitles | المجرم يعرف ان الكيتامين سيزول تأثيره لذا عليه ان يتصرف |
etkisinin daha hızlı olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | أخبرونا بأنّ مفعولها أسرع |