Ona kötü davrandığımız için bizi hastaneyi dava etmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | انها تهدد بمقاضاة المشفى لسوء معاملتنا لها |
Başbakan'ın eşi, resimlerini izinsiz kullandığımız için bizi dava etmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | السيدة الأولى تهدد بمقاضاتنا لأستخدامنا صورتها |
Hepsi savaş tazminatı istiyor. Ödemezsek Fransa, Ruhr'u işgal etmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | فرنسا تهدد بأنها سوف تحتل حوض الرور اذا لم تدفع |
Senin yüzünden üniversitem memuriyetimi iptal etmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | شكرا لك الجامعة تهدد بفسخ عقدي |
Maria Adli Tıp'ı dava etmekle tehdit ediyor çünkü bu fikri beynine senin soktuğunu söylüyor. | Open Subtitles | "ماريا" تهدد بمقاضاة مكتب الطب الشرعي لأنها تَقُولُ بأنّكِ وَضعتِي الفكرة في رأسهِ. |
Bizi ihbar etmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | إنها تهدد بفضحنا |
Bizi ihbar etmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | إنها تهدد بفضحنا |
Türkler, krallığımı yok etmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | الأتراك تهدد لسحق مملكتي. |
Brig, eğer maaşlarımıza zam yapmazsa onu Noel yemeğine davet etmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | تهدد (بريج) بأنها ستقوم بدعوته إلىعشاءعيدالميلاد... إن لم تحظِ بمنحتنا |