Sonra yeis ve büyüyen deliller zinciriyle karşı karşıya kalınca, iki genç aşığın rollerini üstlenip, evlenerek bu durumun üstesinden gelmeye çalıştılar, ülkedeki tüm gazetelerin selameti için. | Open Subtitles | ومن ثم ، انتابهم اليأس عندما واجها سلسلة متزايدة من الأدلة سعيا لتصحيح الوضع بالزواج ولعبا دور اثنين من المحبين الصغار |
Madalyalarını Politbüro üyelerinden birinin yeğeniyle evlenerek kazanmadığını göstermek için. | Open Subtitles | ليظهر للرّجال أنه لم يفز بشاراته بالزواج من ابنة أخ عضو فى المكتب السياسيّ |
Annemle babam boşansa ve babamın yokluğunu yaşlı bir adamla evlenerek telafi etmeye çalışsan daha kolay olmaz mı? | Open Subtitles | ألن يكون من الأسهل لو تطلق والدينا وعوضت هذا بالزواج من رجال أكبر سناً منك كثيراً؟ |
Başka biriyle evlenerek bozamayacağın bir şey. | Open Subtitles | لدينا شيء لا يمكن تدميره حتى بزواجك من شخص آخر |
Barney'yle evlenerek doğru olanı yapıyorsun. | Open Subtitles | انت تفعلين الشيء الصحيح بزواجك من بارنى |
Kardeşinin karısı ile evlenerek, Musa'nın kanunlarına karşı gelmiştir. | Open Subtitles | لقد تجاوز ناموس موسى بزواجه من امراة اخيه |
Ayrıca, Bay Lujin ile evlenerek farklı biri kanalıyla da olsa bu parayı alacaktır. | Open Subtitles | بالاضافة إلى أنها بزواجها من لوجين ستتقاضى هذا المبلغ نفسه, ولكن من جيب اخر |
Sadece bir oyun bu. Bir oyunda benimle evlenerek servetimizi alamaz. | Open Subtitles | لا,ولكن انها مجرد مسرحية لا يسطتيع أن يستولى على ثروتنا بأن يتزوجنى فى المسرحية |
Kolay yolu seçip o adi herifle evlenerek... | Open Subtitles | . وانتي تفعلين نفس الشئ لقد سلكت الطريق السهل ...وتزوجت ذلك الشرير |
Ama aynı zamanda sadece benim gibi biriyle evlenerek onları kızdırmaya çalışıyordun. | Open Subtitles | لكن في نفس الوقت أنت تحاولين إثارة حنقهم وحسب بالزواج من شخص مثلي |
Çiftliği kurtarmanın bir yolunu bulacağım ama bunu para için evlenerek yapmayacağım. | Open Subtitles | سأجد وسيلةً لانقاذ هذه المزرعة. و لن أفعل ذلك بالزواج من أجل الثروات. |
Sadece hayatını kurtardığı için, minnettarlığını, onunla evlenerek mi göstereceksin ? | Open Subtitles | فقط لأنّه أنقذ حياتكِ يجب أن تُبدي إمتنانكِ بالزواج منه؟ |
Ve sonra onu bir kere daha bulmaya çalışırken tekrar ve tekrar yanlış kadınla evlenerek hayatına neredeyse zarar verdi. | Open Subtitles | ثم قام بتدمير حياته تقريباً بالزواج من المرأة الخاطئة مرة تلو الأخرى، محاولا إيجادها. |
Onunla evlenerek, bedeni, konuşması ve aklı ile birleşiyorum. | Open Subtitles | بينما انضم إليها بالزواج بالجسم, بالخطاب, بالعقل |
evlenerek büyük sıçmak üzereydin. Sen de bunu biliyorsun! | Open Subtitles | كنت على وشك أن يفسد أمرك بشكل رسمي بالزواج |
evlenerek siki tutmak üzereydin! | Open Subtitles | كنت على وشك أن يفسد أمرك بشكل رسمي بالزواج |
Barney'yle evlenerek doğru olanı yapıyorsun. | Open Subtitles | بارنى من بزواجك الصحيح الشيء تفعلين انت |
Ve nasıl kendinle evlenerek, ...evlenme fikrini çarpıttığını. | Open Subtitles | وكيف حرفتي فكرة الزاج بزواجك من نفسك |
Hastalığın benimle evlenerek geçmez. | Open Subtitles | لن يشفى مرضك بزواجك منى |
Prensesin büyük kız kardeşi, York'un Elizabeth'iyle evlenerek, yeni taç giymiş VII. Henry'de çifte güllere katıldı ve nihayet neredeyse yüzyıllık bir savaşı bitirdi. | TED | و بزواجه من إليزابيث من عائلة يورك و الأخت الكبرى للأمراء المختفين ضم الملك المتوج حديثًا هنري الرابع الوردتين منهيًا أخيرًا حوالي قرن من الحرب. |
Daha sonra annem lise öğretmenim Patrick O'Connell'la evlenerek beni şaşırttı. | Open Subtitles | وبعدها مباشرة فاجأتني أمي بزواجها من معلمي في المدرسة الثانوية السيد باتريك اوكونيل |
Bir oyunda benimle evlenerek servetimizi alamaz. Alamaz mıyım? Komplocular. | Open Subtitles | لا يمكن أن يحصل على ثروة من خلال أن يتزوجنى فى مسرحية |
Ve soylu bir aileye evlenerek katıldın. | Open Subtitles | وتزوجت من عائلة نبيلة |