Oğlunun annesi bir sıkıntı yaratınca, onu tebaasından biri ile evlenmeye zorluyor. | Open Subtitles | ،فعندما يثبت عدم ملاءمة أم ابنه يجبرها على الزواج من أحد أتباعه |
İki eleman evlenmeye karar verirse, diyecek bir şey kalmaz. | Open Subtitles | لو قرر شخصان من العاملين الزواج فلا يسعنا قول شئ |
Çocuklarımızın bu kadar genç evlenmeye karar vermeleri sürpriz değil mi? | Open Subtitles | أليس من الغريب أن أولادنا يريدون الزواج وهم فيه السن الصغيرة؟ |
Burada bazı insanlar 9 yaşındaki bir kızın evlenmeye hazır olduğunu düşünür. | Open Subtitles | بعض الناس هنا تنظر للفتاة على انها مستعدة للزواج في سن التاسعة |
Seni ne kadar sevsem de, seninle evlenmeye hazır değilim. | Open Subtitles | وعلى كمية حبي لك .. لكنني لست مستعدة للزواج بك |
Hayatında becerebildiği en iyi şey nasıI olduysa, seni evlenmeye ikna etmiş olması. | Open Subtitles | الشيء الجيد الوحيد الذي فعله طوال حياته كان إقناعك بالزواج منه بطريقة ما |
Gelip Lizzy'yi Bay Collins ile evlenmeye ikna etmelisiniz. Onunla evlenmeyeceğine yemin ediyor. | Open Subtitles | يجب أن تأتى وتجعل ليزى تتزوج السيد كولينز فقد أقسمت أنها لن تتزوجه |
Hayatım beni terkedip onunla... evlenmeye karar verdiğin gün bitti. | Open Subtitles | اليوم الذي تركتني فيه وقررت الزواج منها انه ليس خطئهما |
Kendi isteğinizle evlenmeye karar verdiniz, sağ ellerinizi birleştirip bunu ilan edin, | Open Subtitles | منذ اللحظة التي عزمت فيها على الزواج ضم يدك اليمنى وأعلن الموافقة |
Cenova'dan gelen o savurganla, ressamla evlenmeye çalışsaydın ona güzelce göz kulak olurdum. | Open Subtitles | لو حاولتِ الزواج من ذاك المبذر من جينيف ذاك الرسّام سأهتم جيدا به |
Yalancı, çıkarcı piçin tekiyle evlenmeye çalışırsan böyle olur işte. | Open Subtitles | هذا ما أُمنى بهِ لمحاولتي الزواج من لعين كاذب وغشّاش. |
evlenmeye niyetlendiğim adam tüm zombileri öldürmeye ant içmiş durumda. | Open Subtitles | الرجل الذي أردت الزواج منه قد تعهد بقتل كل زومبي |
Kutsal Majesteleri, gelecek ay, talipler kraliyet prensesiyle evlenmeye çalışmak için Bağdat'a gidecekler. | Open Subtitles | سمو جلالة الملك ، فى القمر القادم سوف يذهب الخطاب إلى بغداد لطلب الزواج من الأميرة الحاكمة |
Bugün prensesimizin doğum günü ve Doğu'nun her tarafından evlenmeye talip olan kraliyet taliplileri geliyor. | Open Subtitles | هذا عيد ميلاد أميرتنا و الخطاب الملكيون سيأتون من كل انحاء المشرق لطلب يدها للزواج |
Doğru kızı bulunca bütün erkekler evlenmeye hazır olur. | Open Subtitles | كل رجل مستعد للزواج عندما تأتى الفتاة المناسبة |
Doğru kızı bulunca bütün erkekler evlenmeye hazır olur. | Open Subtitles | كل رجل مستعد للزواج عندما تأتى الفتاة المناسبة |
Sonunda evlenmeye ikna ettim. Hayatındaki en büyük hata, değil mi? | Open Subtitles | أخيراً اقتنعت بالزواج بي إنه أكبر خطأ في حياتها، أليس كذلك؟ |
Simran Raj'la evlenmeye karar vermiş. Ben de onun mutlu olmasını istiyorum. | Open Subtitles | سيمران وافقت ان تتزوج من راج أنا اريدها فقط أن تكون سعيدة |
Ben de tamam dedim. Benim de serserinin biriyle evlenmeye niyetim yok herhalde. | Open Subtitles | لقد قلت حسنا أنا لا أنوي أن أتزوج من عجوز علي أية حال. |
Dinle biliyorum pek konuşma şansımız olmadı biz Emily ile evlenmeye karar verdiğimizden beri. | Open Subtitles | اعلم انه لم تواتينا الفرصة للكلام منذ ان قررنا انا وايميلي ان نتزوج وانا كنت اتسائل كيف تقبلتي الامر |
Sonrasında Alman mı yoksa Amerikan bir kızla mı evlenmeye karar verebilir. | Open Subtitles | حينها يستطيع أن يقرر أن يتزوج فتاة ألمانية أو امريكية |
Kaçıp hemen evlenmeye niyetim olduğundan değil! | Open Subtitles | ليس بمعنى أنّي أنوي الهرب والزواج فورًا. |
Bu kadar özleyeceğimi bilseydim seni Baltimore'da evlenmeye zorlardım. | Open Subtitles | لو أَعرف كم أنا أَتغيب عنك، كنت سأَجعلك تتزوجني في بالتيمور |
Sanırım bu Noah için önemli ama benim yeniden evlenmeye ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أظن ان هذا مهم لنوا.. ولكن لا احتاج ان اتزوج مره أخرى |
Atlantic City'e evlenmeye gidiyoruz. Bizimle gelmelisin. | Open Subtitles | سنذهب الى (أتلانتا) لنتزوج سراً عليطِ أن تأتى معنا |
Düşünüyorumda belki de sen evlenmeye hazır değilsin. | Open Subtitles | أعتقد لَرُبَّمَا أنت لَسْتَ مستعدَّ للزَواج. |
Onunla evlenmeye söz verene kadar oyuna devam edemeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | ولا يمكنه أن يستمر بالمسرحية او اي شيء آخر حتى تعهدت بأن أتزوجه. |
Söz veriyorum, seve seve evlenmeye razı olacak. | Open Subtitles | أَعِدُك بأنّها ستوافقُ على الزواجِ بدون مشاكل |
'Ezik bir köy itiyle evlenmeye değmez' dediniz. | Open Subtitles | ' ذلك الخاسرِ لَيسَ يساوي زَواج قرية بوج '. |