Benim evliliğe karşı olmamdan çok, eşcinsel olmamdan dolayı çok üzülmüştü. | Open Subtitles | إنزعجت لقولى اننى ضد الزواج بدرجة أكبر من قول اننى مثلي |
Charles bundan sonra beni evliliğe zorlamayacağına dair yemin etti. | Open Subtitles | تشارلز اقسم . انه لن يجبرني على الزواج بعد ذلك |
Rusya'da evlilik hakkındaki ilginç bir gerçek şu ki, 18-19 yaşındaki kızların çoğu evliliğe çoktan hazır ve bunun hayalini kurmakta. | TED | حقيقة مثيرة للاهتمام حول الزواج في روسيا، أن معظم الفتيات البالغات 18 و19 عاما هن جاهزات ويحلمن بالزواج |
Kafasında bu çılgın fikirlerden bir sürü vardı ama konuyu hiç evliliğe getirmemişti. | Open Subtitles | ، كانت تراوده تلك الأفكار الجامحة بكثرة . لكنّه، لم يمضي قدماً بالزواج |
Ruby, insanın evliliğe ayak uydurması başlangıçtaki fazladan engelleri saymadığı başlı başına bir iştir. | Open Subtitles | هيئي نفسك للزواج يا روبي، انه وظيفة بحد ذاته بدون افتراض عقبات اضافية فى البداية |
Sen seç, yanlış bir evliliğe devam edip gururunu mu kırdıracaksın? | Open Subtitles | زواج زائف, أم حقيقتك انتِ حرة من المساومة على نفسك ؟ |
Eşcinsel evliliğe karşın inançlarımızı değiştirdikçe daha çok insan özgürlüğe kavuştu. | TED | فكما غيرنا من نظرتنا تجاه الزواج من نفس الجنس، منح الكثير من الناس حريات متساوية. |
Kadın olduğumdan dolayı, evliliğe can atmam, hayattaki seçimlerimi evliliğin en önemli şey olduğunu hatırlayarak yapmam bekleniyor. | TED | لأني أنثى ومن المفترض أن أصبو إلى الزواج؛ علي وأنا أقوم باختياراتي في الحياة أن أستحضر دائما بأن الزواج هو أهم شيء. |
Ancak kızlarımıza evliliğe can atmalarını öğretip neden oğullarımıza da aynısını öğretmiyoruz? | TED | لكن لماذا علينا تربية الفتيات على التطلع إلى الزواج ولا نعلم الفتيان نفس الشيء؟ |
Genelde, fakat her zaman değil, üçünün gerçekleşmesi için yedi numara olan evliliğe ihtiyacımız var. | TED | عمومًا، ولكن ليس دائمًا، لحدوث الثلاثة، نحن بحاجة إلى ما يأتي في المرتبة السابعة على القائمة، وهو الزواج. |
Yaşam stresi envanteri yapıldığı dönemde, uzun vadeli bir ilişki evliliğe denkti. | TED | عندما تم إعداد قائمة إجهاد الحياة، وقتها كانت العلاقة طويلة الأمد تعادل إلى حد كبير الزواج. |
Eşcinsel evliliğe karşı çıkanlar evliliğin temel amacının nesli devam ettirmek olduğunu, esasen bunun teşvike, takdire ve saygıya layık ve korumaya değer olduğunu söylüyor. | TED | يقول معارضو الزواج من نفس الجنس أن الهدف من الزواج، في الأساس، هو الإنجاب، وذلك ما يستحق التكريم والتقدير والتشجيع. |
- Elbette. - Yok ya biz evliliğe pek inanmıyoruz. | Open Subtitles | نعم بالطبع فى نهاية المطاف لا نحن لا نؤمن بالزواج |
O zaman kardeşlerime evliliğe inanmadığımızı mı söyleyeyim? | Open Subtitles | بأننا لا نؤمن بالزواج ؟ لا, نحن لا نعارض الزواج |
Şey, Susan, bunu söylemek inan beni de üzüyor ama ben evliliğe uygun biri değilim. | Open Subtitles | يؤلمني ان يصل الامر الى هذا لكنني لا اصلح للزواج |
Henüz evliliğe hazır değilim... ama bir göçmenle birlikte yaşayabilirim. | Open Subtitles | انا لست مستعدة للزواج بعد ولكني سأحب أن أعيش مع مهاجر |
Ama ben henüz evliliğe hazır değilim. Henüz değil. | Open Subtitles | لكن بكل بساطة أنا غير مستعدة للزواج ليس الآن |
Eğer bu karardan geri dönersek gey evliliğe bir adım daha yaklaşmış oluruz peki o zaman ben ailemin suratına nasıl bakarım? | Open Subtitles | إن منحناها هذا إن وضعنا هذا ستكون الولاية على بعد خطوة من زواج المثليين وإن فعلت هذا كيف سأتمكن من مواجهة عائلتي؟ |
Anno, eşcinsel evliliğe karşı, veya eskiden karşı olan, eski bir polis ve Anne, başka bir kadınla birlikte yaşayan bir mühendis. | TED | وهو شرطيٌّ سابق وضد، أو كان ضد، زواج المثليين، وآني، وهي مهندسة تعيش في شراكةٍ منزليةٍ مع امرأة أخرى. |
Esir kampındaki iki yıl, dört yıllık evliliğe aşağı yukarı eşit sayılır. | Open Subtitles | تلك السنتانِ في معسكرِ السجنِ تقريباً مساوية لأربع سَنَواتِ مِنْ الزواجِ. |
Chris Anderson: Flütten golf sahasına ve eşcinsel evliliğe. Dahice bir bağlantı kurdun. | TED | كريس أندرسون: من المزامير إلى ملاعب الغولف لزواج نفس الجنس. كان ذلك ربط عبقري. |
Napoli Kralı, önceki evlilikten yeni evliliğe bir yük getirilemeyeceğini düşünüyor. | Open Subtitles | يشعر ملك نابولي بأنه لا يستطيع أن يقوم بزواج محمّلة للنهاية |
NCIS'in sorgu odasına getirilmek evliliğe başlamak için iyi bir yol değil. | Open Subtitles | أن أحضر إلى مركز التحقيقات لأجل الإستجواب ليست أفضل طريقة لبدء زيجة |
Christian Rock* müziği sanatçısı ve o da kendini evliliğe saklıyor. | Open Subtitles | ،لقد كان مغني روك مسيحي .وإنهُ يحفظ عذريتهُ للزواجِ أيضًا |
Senin bebeklere, evliliğe ve her şeye takıntın var ki bunlar da seni bebeklerle ve evlilikle ilişkili kılar. | Open Subtitles | انت مهووسة بالاطفال والزواج وكل شيء يتعلق بالاطفال والزواج |