Güzel günlerdi, dostum, senle ben fıstık ezmesiyle jöle gibiydik. | Open Subtitles | أوقات طيبة يا صاح أنت وأنا مثل زبدة الفستق والهلام |
Mutfakta biraz fıstık ezmesiyle jöle var. Kulağa nasıl geliyor? | Open Subtitles | لدي زبدة فستق وبعض الجيلي في المطبخ , ما هذا الصوت؟ |
Reçelli fıstık ezmesiyle idare edeceksin çünkü mutfak becerilerim onunla sınırlı. | Open Subtitles | وعليك أن تقبل بشطيرة زبدة الفول السوداني والمربى لأن مهاراتي المطبخية تقتصر عليها |
Fıstık ezmesiyle kaplı olmadıkça bir daha asla öyle bir hapı yutmam. | Open Subtitles | لن أتناول حبوب كهذه مجدداً إلا لو كانت مغطاة بزبدة الفول السوداني |
Fıstık ezmesiyle başla. | Open Subtitles | إبدأ بزبدة الفول السوداني |
Fıstık ezmesiyle onu buraya çekeceğim. | Open Subtitles | سأقوم بإستدراجه هنا عن طريق زبدة الفول السوداني |
Fıstık ezmesiyle aynı ortamda bile bulunamaz. | Open Subtitles | لا يمكنها حتى التواجد بقرب زبدة الفول السوداني. |
Anne, sence fıstık ezmesiyle muzlu sandviç nasıl olur? | Open Subtitles | أمّي، ما رأيكِ في زبدة الفــــول السوداني والموز معاً في ساندويتش؟ |
Tamam. Lily... Fıstık ezmesiyle reçel arasındaki fark nedir? | Open Subtitles | ما الفرق بين زبدة الفستق والمربي؟ |
Fıstık ezmesiyle reçel arasındaki fark neymiş? | Open Subtitles | ما الفرق بين زبدة الفستق والمربي؟ |
...onu fıstık ezmesiyle tanıştıran kişi olduğumu söyledi. | Open Subtitles | لأني كنت الشخص الذي قدم له زبدة الفستق |
Wal-Mart'tan, Dukakis'ten fıstık ezmesiyle jöleyi bir kavanoza sokmadan önceydi bunlar. | Open Subtitles | "قبل مجيء "وول مارت" و"دكاكيس زبدة الفول السوداني وجلي في علبة واحدة |
Anlaşılan fıstık ezmesiyle pek aran yok. | Open Subtitles | أفهم أنّكَ لا تحبّ زبدة الفستق. |
Midem kazınınca canım fena hâlde ekmek arası fıstık ezmesiyle muz çekti. | Open Subtitles | نعم, لقد تم تهميشي للتو باندفاع ساحق .."نحو "ز.ف.م زبدة الفول السوداني والموز؟ |