O esnada herkes füzelerle daha çok ilgileniyordu. | Open Subtitles | حسناً، كلّ شخص مُهتمّ أكثر في الصواريخ حالياً، |
O füzelerle ilgili elinizdeki tüm evrakları derhâI görmem gerekiyor. | Open Subtitles | أنا بحاجة لأن أرى كل الأوراق التى معك فيما يتعلق بهذه الصواريخ فورًا |
füzelerle ilgili en önemli şey azaltma, reklam değil. | Open Subtitles | أهم شيء في الصواريخ هو التقليص وليس العلاقات العامة |
Kimse Türkiye'deki füzelerle ilgili anlaşmayı bilmiyordu. | Open Subtitles | فلم يكن أحد يعلم بالإتفاق الخاص بالصواريخ في تركيا |
Bu denizaltı nükleer füzelerle dolu Zhukov. | Open Subtitles | هذه الغواصة مليئة بالصواريخ النووية، زوكوف |
İki gün sonra, uzayda bir Rus "hava durumu uydusu" tarafından koca bir UFO yok edildi, bu lazer topu ve dördüncü derece nükleer füzelerle yapıldı. | Open Subtitles | بعدها بيومين تم تدمير طبق طائر بواسطة قمر صناعى روسى للطقس والذى صادف انه يحوى على مدفع ليزر وثمانية صواريخ نووية وبالفعل خرجت الارض من السحابة بعد سته ايام كما هو متوقع |
Firefox, gövdenin altında füzelerle donatılmıştır. | Open Subtitles | الفايرفوكس مجهزة بصواريخ من تحت جسمها |
füzelerle çekilin mesajı verilmek istendi, hepsi bu. | Open Subtitles | الصواريخ هي رسالة على التراجع، لا شيء آخر |
Ve sonra füzelerle o gemileri vurmaya çalışırlar. | Open Subtitles | ويفجرونها بواسطة إطلاق الصواريخ عليها |
Tüm işi füzelerle halledecekler. | Open Subtitles | كل شيء سيتم بإستخدام الصواريخ |
Ama Ryan Larson'ın füzelerle çalışacak donanımda olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | لكنك قلت بأن (رايان لارسون) لم يكن يمتلك ما يحتاجه للعمل على الصواريخ |
Güdümlü füzelerle mi? | Open Subtitles | من مدمرة الصواريخ الموجهة؟ |
füzelerle birlikte kaçıyorlar! | Open Subtitles | ! إنهم يفرون مع الصواريخ |
O İHA, hâlâ füzelerle dolu ve seyir halinde olan beş tane daha İHA var. | Open Subtitles | مازالت تلك الطائرة الآلية مُحمّلة بالصواريخ وهناك خمس طائرات آخرى في الطريق. |
Sovyetler'in buna muktedir oluşu ve bunun da Birleşik Devletleri füzelerle vurmak manasına geldiği insanlarımızda sarsıntıya yol açmış bu düşünce neredeyse kısmi panik yaratmıştı. | Open Subtitles | تسبب ذلك في صدمة قوية لشعبنا وكانت الغالبية العظمى من الذعر تنبع من حقيقة أن نجاح السوفيات في ذلك قد يمكنهم من قصف الولايات المتحدة بالصواريخ |
Eğer Joshua gerçek füzelerle oynarsa, | Open Subtitles | اذا كانت تلعب جوشوا بالصواريخ الحيه ؟ |
1988'de konuşlandırılmış, nükleer bomba taşıyıp, füzelerle dolaşıyor. | Open Subtitles | لقد تم في 1988 حمل قنابل نووية و صواريخ |
Bana füzelerle saldırdılar, kardeşim İbrahim'e, ve anneme. | Open Subtitles | ضربتنا صواريخ. وأخي (إبراهيم)، وأمي، قُطِعت أيديهم. |
Plan nedir? Gemi, yüksek basınçlı füzelerle donatılmış. | Open Subtitles | المكوك مُجهز بصواريخ حرارية. |