Kükremek yerine, fısıltıyla çok daha fazla yol kat edildiğini hiç duymadın mı? | Open Subtitles | ألم تسمعي من قبل أن رُبّ همسة قد تجني لك ثروة أكثر من الصراخ؟ |
"Aşıkların kaynaşması uzun sürer ama ruhları tek fısıltıyla hemen kaynaşabilir." demek. | Open Subtitles | "ومعناها: العاشقان يتوقان للّحظة التي تندمج فيها روحاهما في همسة" |
Bir fısıltıyla kulağının içinden giriyor. | Open Subtitles | يدخل من خلال أذنك,عن طريق همسة |
Ancak fısıltıyla söylenebilirdi. | Open Subtitles | ..لا تستطيع إلا أن تهمس به |
Öyleyse neden fısıltıyla konuşuyorsun? | Open Subtitles | إذن لماذا أنتَ تهمس ؟ |
Almanlara o kadar yakındık ki siperlerinde fısıltıyla konuşmalarını duyabiliyorduk. | Open Subtitles | كنا قريبين جداً من الألمان لدرجة أننا نستطيع سماعهم يهمسون في خندقهم |
- Hayatım tanrıçalar fısıltıyla konuşmazlar, bağırırlar. | Open Subtitles | الاله لا يهمسون بل يصرخون |
Hakkında konuşsak bile o ismi fısıltıyla söyleriz. | Open Subtitles | نحن لا ننطق هذا الاسم الا همساً .هذا لو نطقناه من الاساس |
fısıltıyla konuşuyordu. | Open Subtitles | كان يتحدث همساً , |
Birkaç kişi olsalar dahi, bir fısıltıyla Pennsylvania'yı, Chicago ve New York'taki aileleri harekete geçirebilirler. | Open Subtitles | حتى ولو كان عددهم قليلا همسة منهم ترسل زنادا (الى (بنسلفانيا الى العائلات في شيكاغو و نيو يورك |