ويكيبيديا

    "fakat aynı zamanda" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • ولكن في نفس الوقت
        
    • ولكن أيضاً
        
    • لكن في الوقت نفسه
        
    • لكن في نفس الوقت
        
    • ولكن فى نفس الوقت
        
    • لكنني أيضاً
        
    • وفي نفس الوقت
        
    • ولكن بنفس الوقت
        
    • لكن أيضا
        
    fakat aynı zamanda biz Arab mirasıyla da yeniden bağlantı kuruyoruz. TED ولكن في نفس الوقت نحن نعيد الارتباط ونؤكد اهمية تراثنا العربي.
    Bir hayalperestim, fakat aynı zamanda özgün şeyleri ve hiçbir zaman kaçmak istemeyeceğim, en içteki doğamızla ilgilenmeyi seviyorum. TED أنا حالمة ولكن في نفس الوقت أحب الأشياء الحقيقية وتتعامل مع أعماق طبيعتنا، والتي لا أرغب أبدًا بالهروب منها.
    Bu, öncelikle elimizde çok güçlü fakat aynı zamanda da biraz da ürkütücü yeni bir araç var demek. TED شيء واحد، هذا يعني أننا نمتلك أداة قوية جداً، ولكن أيضاً أداة جديدة تثير القلق نوعاً ما.
    fakat aynı zamanda, zihni bunu iter. Çünkü kimliğinin diğer tüm yönlerini hatırlar -- diğer ilişkilerini, işini, hobilerini, ruhsal ve entelektüel bir yaşamı, fiziksel ihtiyaçlarından bahsetmiyorum bile: uyumayı, yemek yemeyi, egzersiz yapmayı seks yapmayı, banyoya gitmeyi, yalnız -- (Kahkahalar) eğer mümkünse. TED لكن في الوقت نفسه يبدأ العقل في دفعها بعيدًا، إذ إنها تتذكر أن هناك كل هذه الأجزاء الأخرى من هويتها: علاقات أخرى، عملها، هواياتها، حياة روحانية وذهنية، دون الحاجة لذكر حاجاتها الجسدية: النوم، الأكل، التمرّن، ممارسة الجنس، الذهاب للمرحاض بمفردها... (ضحك) إن أمكن.
    fakat aynı zamanda, koruma biyologları farketti ki, bu kötü haberler insanları uğraşmaktan soğutuyor. TED لكن في نفس الوقت بدأ يدركعلماء البيولوجيا الانحفاظية بأن الأخبار السيئة تحزن الناس.
    fakat aynı zamanda kendimi ve hikaye anlatmadaki amacımı da sorguladım. TED ولكن فى نفس الوقت ، سألت نفسى ونزاهتى وغرضي الخاص من قص الحكايات.
    fakat aynı zamanda kurnaz, kuralsız ve yenilgiden nefret eden biriyimdir. Open Subtitles لكنني أيضاً شخص ماكر، عديم الرحمة وأمقت الخسارة
    fakat aynı zamanda, ona kapılırsanız... bu kendinizi sıradan biri gibi hissettirir. Open Subtitles وفي نفس الوقت, أنك إذا أخفقت لها, أنت تهادن لمجرد التعادل.
    fakat aynı zamanda dürüst olduğunuza da inanıyorum. Open Subtitles ولكن بنفس الوقت, أشعر بصدقك
    Gerçekten ülkeme dönmek istiyordum fakat aynı zamanda oraya gidemeyeceğimi biliyordum çünkü orada bana yer yoktu. TED أردت حقا العودة إلى بلدي، ولكن في نفس الوقت كنت أعرف أنه لا يمكنني الذهاب إلى هناك، لأنه لا يوجد مكان لي.
    Yarı tanrı demek o insanın tanrılara has bazı kutsal güçlerinin olduğu, fakat aynı zamanda onun ölümlü olduğu, yani ölebileceği anlamına gelir. Open Subtitles فكرة نصف الإله تعني أن ذاك الشخص يتمتع ببعض السمات الإلهية، بعض القوى الإلهية ولكن في نفس الوقت هو بشري، ومقدر له الموت.
    fakat aynı zamanda, aktif bir şekilde insanların ait olmak, parçası olmak ve birlikte deneyim edinmek isteyeceği, olumlu bir oy verme kültürü yaratmalıyız. TED ولكن في نفس الوقت يجب علينا أن ننشىء بفاعلية ثقافة إيجابية للتصويت التي يرغب كل الناس بالانتماء لها، ليكونوا جزءاً منها، وليختبروها سوياً.
    Biri bir soğuk bir sıcak davranmaktır, ki ilişkinin net olarak tanımlanmamış doğasını vurgulayan ve bir çeşit kalıp oluşturan fakat aynı zamanda da size rahatlık veren bir tutarlılıkla tanımlanmamış sınırların özgürlüğünü veren güzel bir oyalama taktiğidir. TED الأولى هي التثليج والتأجيج، والتي هي تكتيكات مماطلة كبيرة تقدم نوع من الحجز الذي يُفسر طبيعة العلاقة الغير مُعرّفة ولكن في نفس الوقت يعطيك تماسك مريح وكافي وحرية متوفرة للحدود الغير مُرّسمّة.
    Benliklerin ve toplulukların görünürde sonsuz olan gelişimi, fakat aynı zamanda hiç kimseyi ardında bırakmama tutkusu. TED على ما يبدو، تطوّر لا نهائي للذات والمجتمع، ولكن أيضاً هذه الرغبة الجارفة أن لا نترك أحداً خلفنا.
    fakat aynı zamanda bu, hem Jack hem de otel yönetimi için bardağı taşıran son damla olacaktır. Open Subtitles تحتجزه مادياً ولكن أيضاً تحتجزه ليكون هذا القشة الأخيرة له كما أن مخزن الغداء هو القشة الأخيرة
    fakat aynı zamanda ayrıca orada yaşayan insanların insan canlılığını arzusunu ve tutkusunu görmek imkansızdı. Bebeklerini yıkayan, elbiselerini yıkayan ve onları kurumaları için asan kadınlar. TED لكن في نفس الوقت كان أيضاً مستحيلاً عدم رؤية حيوية الإنسان، والتطلع والطموح للناس الذين يعيشون هناك. النساء يغسلن أطفالهن، يغسلن ملابسهن، ينشرونها لتجف.
    fakat aynı zamanda bir kaza sonucunda Open Subtitles لكن في نفس الوقت أَنا مفجوع
    Bir kahraman insanüstü güçlere sahiptir fakat aynı zamanda acı çekecek olan kişidir. Open Subtitles فالبطل هو شخص لديه قوى جسمانية خارقة ولكن فى نفس الوقت هو شخص سيُعانى كثيراً
    Hem Tanrıçaların kraliçesi hem de çok güzeldir, aşırı derecede zeki ve kuvvetlidir fakat aynı zamanda, Zeus sürekli diğer kadınlarla ilgilendiği için fazlasıyla kıskançtır. Open Subtitles هى ملِكة الآلهة ولديها جمال فائق تتمتع ببصيرة حادة وذكاء متقد، إنها اسثنائية ولكن فى نفس الوقت هى غيورة جداً
    fakat aynı zamanda diğer binicileri de tehlikeye atmak istemiyorum. Open Subtitles لكنني أيضاً لا أريد أن أُعرض الفرسان الآخرين للخطر
    fakat aynı zamanda, ben yokken kendi küçük alanını temizlemeni istiyorum. Open Subtitles وفي نفس الوقت أحتاج منك أن تنظف منطقتك الصغيرة وأنا غائب هل هذا مناسب ؟
    fakat aynı zamanda dürüst olduğunuza da inanıyorum. Open Subtitles ولكن بنفس الوقت, أشعر بصدقك
    Kömür, küresel enerji ihtiyacının temeli olması ve fakat aynı zamanda aileme çok yakın olmasıyla beni şaşırttı. TED كنت مفتونة بالفحم بإعتباره عنصرا أساسيا لإحتيجاتنا من الطاقة. لكن أيضا قريبٌ من عائلتي.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد