fakat benim için o, hala anneni hapsedip Gremlin'ini çalmış sorumsuz bir sürüngen. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لي سيظل هو الشخص اللامبالي الذي ترك أمك و سرق منها تعويذتها |
fakat benim için, doktorun bana yapmamı söylediği şeydi. Gerçekten anlam ifade ediyordu. | TED | لكن بالنسبة لي ، كان هذا ما طلبَ مني الدكتور القيام به . كان بالفعل أمراً مهماً . |
fakat benim için geleceğe dair de bir yol yok. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لي لاتوجد طريقة أخرى، أيضاً |
Sizin için, çok fazla değil fakat benim için, bu olağanüstü bir tutar | Open Subtitles | بالنسبه لك, ليس مبلغاً كبيراً لكن بالنسبه لي إنه مبلغ غير عادي |
Bazı insanlara göre, 13 kötü şans anlamına gelir, fakat benim için değil. | Open Subtitles | لبعض الاشخاص 13 يعني حظ سيء لكن بالنسبه لي ليس كذلك |
Biliyorum, kulağa 'rüyaları süsleyen bir iş' ya da muhtemelen 'son derece şüpheli' bir meslek gibi geliyor. fakat benim için bambaşka bir şey. | TED | الآن , أعرف أن هذا العمل يمكن أن يبدو حلما , أو ربما عمل مشكوك فيه للغاية , ولكن بالنسبة لي هو شيء مختلف تماما . |