Geçtiğimiz yüzyılda, Naziler, üstün ırk teorisini öne sürdüler, fakirlerin üremelerini engellemek için. | Open Subtitles | في القرن الماضي , استخدم النازيون نظرية تحسين النسل لوقف الفقراء من التكاثر. |
fakirlerin toprağını zorla aldıklarında sonsuza kadar topraklarının çalındığına inanmışlardı. | Open Subtitles | عندما أخذ الأشرار الأرض من الفقراء وظنوا انها ملكهم للأبد |
fakirlerin toprağını zorla aldıklarında sonsuza kadar topraklarının çalındığına inanmışlardı. | Open Subtitles | عندما أخذ الأشرار الأرض من الفقراء وظنوا انها ملكهم للأبد |
Biz hayır diyorduk, fakirlere tercih hakkı verirken fakirlerin beklentilerini karşılayabilmeleri için bizim de beklentilerimizi yükseltmeliyiz. | TED | ونحن رفضنا ذلك وأكّدنا أنّ الخيار التفضيلي للفقراء يتطلب منّا أن نرفع سقف طموحاتنا لمستوى طموحهم حول مستقبلهم. |
fakirlerin seçim hakkını Dünya Bankası'na getirdiğimi düşünüyorum. | TED | وأشعر أنني أحضرت معي شعار الخيار التفضيلي للفقراء إلى مجموعة البنك الدولي. |
Kaldıraç 1: Dünyadaki fakirlerin çoğu çiftçilerden oluşur. | TED | العتلة الأولى: معظم فقراء العالم فلاحون |
Dürüstçe söylemek gerekirse, inanıyorum ki onlar için daha çok parayla fakirlerin kendileri için yapabildiklerinden daha iyi şeyler yapılabilir. | TED | بصراحة، كنت أؤمن أنه يمكنني القيام بأشـياء أفضل باستعمال المال من أجل الفقراء أكثر مما يمكنهم فعله بالمال نفسه لأنفسهم. |
Çünkü fakirlerin yaşamına veba hastalığı gibi çöküyor ve her şeyi mahvediyor. | TED | لأنه ينزل مثل الطاعون في حياة الفقراء ويدمّر كل شيء. |
Bazıları fakirlerin doğru düzgün iş yapmaktan kaçan, tembel beleşçiler olduğunu söyler. | TED | يردد بعض الناس قصة بشأن الفقراء ليسوا إلاّ مستغلّين كسالى يخدعون و يكذبون للإنتهاء من يوم عمل صادق. |
Aradığımız uzmanların, kulak vermemiz gereken bilirkişilerin fakirlerin ta kendisi olduğunun farkına varsak? | TED | ماذا لو أدركنا أن الخبراء الذين نبحث عنهم، الخبراء الذين نحن بحاجة للإقتداء بهم، ليسوا إلا الفقراء أنفسهم؟ |
Ve bu bana, genel manada fakirlerin hapsedilmesinin borçlu hapsi bağlamının dışında, adalet sistemimizde bariz ve merkezi bir rol oynadığını hatırlattı. | TED | وذكَّرني هذا بأن سجن الفقراء عموماً، حتى خارج سياق سجن المدينين، يلعب دورًا واضحًا جدًا ومركزيًّا في نظامنا القضائي. |
Gördüğünüz Zipline gibi çözümler bulabileceğimizi biliyoruz ve fakirlerin daha iyi bir dünyaya atlamasına yardım edebiliriz ama bu biz birlikte çalışmazsak olmayacak. | TED | نحن متأكدون أننا نستطيع ابتكار حلول كزيبلاين وأننا نستطيع مساعدة الفقراء على التطور إلى عالم أفضل. ولكن ذلك لن يحدث، حتّى نتعاون معاً. |
Maaşlar arttığında yine fakirlerin ve işçi sınıfının sırtından bir yük kalkar. | TED | بينما تزيد الأجور هذا أيضاً يرفع العبء عن الفقراء والطبقة العاملة |
Zenginler her zaman fakirlerin omuzlarında oturur ve yaşarlar. | TED | انا أقول أن الأغنياء يتربعون على أكتاف ويعتاشون من أكتاف الفقراء. |
Biz de parlamentoya bir soru sorduk. fakirlerin kafası var mı? | TED | ولهذا سألنا البرلمان سؤالًا هل يمتلك الفقراء رؤوسًا؟ |
Ama sonradan öğrendim ki, İsa fakirlerin hep var olacağını daima aramızdan birilerinin yoksul olacağını da söylemiş. | TED | ولكن وبعد فترة وجيزة من الزمن علمت ان المسيح قال .. وانا اقتبس هنا ان الفقراء سيكونون دوماً معي .. |
Haplara ve psiko-kardiyogramlara gücü yetmeyen fakirlerin haricinde. | Open Subtitles | فيما عدا الفقراء الذين لا يستطيعون شراء الأقراص أو المخطط العاطفى النفسى |
Michael, eğer halk fakirlerin üzerinde... klinik denemeler yürütmek için bir laboratuvar kullandığını bilirlerse yasal durumların pek işe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | مايكل اذا علم العامة انك كنت تستخدم معمل خارجى للتعديل على الادوية للفقراء |
kaynakların paylaşımdan fakirlerin payına düşen miktar %20'den %6'ya düştü. | Open Subtitles | في حين أن حصة الموارد المخصصة للفقراء إنخفضت من 20 % إلى %6. |
Ölümüne sebep olan şey fakirlerin Washington'a yürüyüşünü organize etmek... - O da var. | Open Subtitles | لم يكن بسبب أنه نظم مسيرة للفقراء نحو "واشنطن" |
Bu da dünyadaki fakirlerin sırtından ciddi bir yükü kaldırmaya başlar. | TED | ويبدأ ذلك في إزاحة عبء ثقيل عن فقراء العالم |