Anne farelerin yavrularını doğum sonrasında nasıl yaladıklarıyla ilgilendiğinden bahsetti. | TED | وأخبرني أنّه مهتم بطريقة لعق أمهات الجرذان لصغارها بعد ولادتهم. |
Bu farelerin özelliklerini biyolojik anneleri belirlemiyordu. | TED | لم تكن الأم البيولوجية هي من حددت هذه الصفة في تلك الجرذان. |
İşte, gaz yağının kokusu, sigara içen ve zaman geçsin diye mekanik iz sürücüleri farelerin peşinde tutan meslektaşlarının üstüne geliyor. | TED | في العمل، تفوح رائحة الكيروسين من زملاء مونتاغ، الذين يدخّنون ويطلقون كلابهم الآليّة وراء الجرذان لتمضية الوقت. |
Ne zaman ertesi gün önemli bir konferansım olsa, ...karım o gece, tavan arasındaki farelerin sesini duyardı. | Open Subtitles | زوجتي اعتادت سماع صوت فئران في العلّية، عندما يكون لدي محاضرة مهمة في الصباح التالي. وكنت أصعد مسلحاً بمكنسة. |
Bu da işimizi görmezse, iri farelerin nefesini yüzünde hissedene kadar birkaç saat kalacağın karanlık, soğuk bir hücre var. | Open Subtitles | ,ولو لم يكن هذا كافيا هناك أيضا خزانه مظلمه وبارده حيث ستجلس بها لساعات الى أن تأتى الفئران وتتبول بوجهك |
Şahsen, farelerin istila ettiği böyle kokuşmuş bir yerde asla yaşayamam. | Open Subtitles | عن نفسى لا يمكننى العيش فى جحر للفئران ذو رائحة قذرة هكذا |
Babama bizim gibi farelerin ölüme saygısı olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرت أبي بان جرذان مثلنا لا تحترم الموت |
Eğer farelerin gittiği yön bu ise benim için yeterince iyi. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو الإتجاه الذي تسلكه الجرذان سيكون مناسب جداً لي |
farelerin beşikteki fakir çocuklara saldırdıklarını biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل تعلم أن هذه الجرذان تهاجم الأطفال في أسرتهم ؟ |
O farelerin şehrimi terk ettiklerine inanamıyorum | Open Subtitles | يدهشني أن كل هؤلاء الجرذان فروا من بلدتي |
Şehir kül haline gelsin, sular yükselip farelerin kuşattığı şehri sular altında bıraksın. | Open Subtitles | ثم اسمح للطوفان بأن يحوم ويدمر كل هذه المدينة وأهلها الجرذان |
farelerin koşuşturduğu gecelerde bunu elime aldığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر أنّني كنت آخذه خلال الليالي عندما كانت الجرذان تنطلق |
farelerin radarları vardır. | Open Subtitles | الجرذان لا تحتاج الى ضوء, يارجل لديهم رادار |
- farelerin bunları alıp götürmesine imkan yok. | Open Subtitles | مستحيل أن الجرذان بإمكانها أن تُخلعها هذه |
Bu arada işlemez halde olan yeni su ısıtıcım, farelerin çatıyı kemirmesi yüzünden kazaya kurban gitti. | Open Subtitles | بشأن مسئلة اخرى, ليس لها علاقة بهذا لدي سخان جديد ورخيص. ولكن عندي فئران أكلت منزلي. |
Bu binada farelerin olmadığını söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقد انك اخبرتني ان المبنى لا يحتوي على فئران |
farelerin bastığı bir gecekondu mahallesine düzgünce yaşanacak yer dendiğini zar zor hatırlıyorum. | Open Subtitles | يصعب عليّ اعتبار أحياء فقيرة مرتع فئران مكان لائق للعيش. |
Genetiği değiştirilmiş mısırları yiyen farelerin karaciğer ve böbrek toksisite belirtileri gösterdiklerini biliyor muydunuz? | TED | هل تعلمون ان الفئران التي تغذت على حبوب ذرة معدلة وراثياً قد نشأ لديها دلائل على تلوث الكبد والكلاوي |
Kedinin geri dönüp farelerin oyun oynadığını görmesi çok nahoş. | Open Subtitles | كريه جدا أن تعود القطط لتجد أن الفئران تلعب |
Gerçekten seni burada bırakacağımı ve farelerin seni yiyeceğini mi düşündün? | Open Subtitles | وهل كنت تظن حقاً بأني سأتركك هنا للفئران كي تأكلك؟ |
Birçok genin kopyalanması sayesinde, farelerin inanılmaz çeşitli kokuları algılamasına imkân veren 900'den fazla geni var. | Open Subtitles | و بفضل التضاعفات الجينية العديدة فإن للفئران أكثر من 900 جين تسمح لها بالتقاط مدى واسع من الروائح |
Tuzak kurup farelerin cirit attığı bir Güney Amerika hapishanesinde ölüme terk ettiği en iyi arkadaşından bahsetmedi mi? | Open Subtitles | صديقه المخلص و أوقع به و تركه يموت في سجن جرذان موبوء في جنوب أفريقيا |
Bunu karşı karşıya kaldıkları reddedilme ile ilişkilendirebilirim farelerin bastığı, standardın altındaki, kalabalık kulübelerle ilişkilendirebilirim. | Open Subtitles | ويمكنني أن تتصل إنكار ومواجهتهم ، والفئران التي تنتشر فيها الأكواخ أو في مساكن دون المستوى أو في مساكن مكتظة. |