Bilinç tüm duygu durumları, duyarlılığı ya da farkındalığı içerir. | TED | الوعي يتألف من كل حالات الشعور أو الإحساس أو الانتباه |
- İlgi çekme, farkındalığı devam ettirme tarzı bir şey. | Open Subtitles | كمكافأة وكأنه نوع من رفع الوعي شيء من هنا القبيل |
Aday Michele'in liderlik becerileri, sosyal varlığı var ve farkındalığı fazla. | Open Subtitles | المرشحة ميشيل تتمتع بمهارات قيادية وحضور اجتماعي وقدر كبير من الوعي |
Bir çok ölüme sebebiyet veren alkolün satıldığı bir stadyumda steroid farkındalığı gecesi düzenlemeyi çelişkili bulmuyor musunuz? | Open Subtitles | هل تجد في ذلك مدعاةً للسخرية أن يكون هنالك سهرة بيسبول للتوعية حول السترويد في ملعب رياضي يبيع الكحول |
Kendi büyüdükçe zekâsı da büyüyor. farkındalığı olan, dünyada ne kadar yalnız olduğunun bilincinde bir varlık haline geliyor. | Open Subtitles | و مع نموّه، يزداد ذكاءً، و وعياً ذاتيّاً، و إدراكاً أكثر لمدى وحدته في العالم. |
Halkın farkındalığı da caydırıcı bir etken. | Open Subtitles | نعم أنستي,التوعية العامة هي جزء من العمل |
Ve aslında kendim ne başarırsam başarayım, bu farkındalığı yaratamazdım. | TED | وفي الواقع لا يمكنني رفع مستوى الوعي بمفردي, مهما تكن انجازاتي |
Bu özel proje, DREAMers durumu hakkında farkındalığı arttırmaktır. | TED | هذا المشروع المعني هو لرفع الوعي حول أوضاع الحالمين. |
farkındalığı artırmayı seviyorum. | TED | أريد أن أتحرك إلى ما وراء رفع مستوى الوعي. |
Bence tasarım farkındalığı en yüksek seviyelerde. | TED | و أعتقد أن الوعي حول أهمية التصميم هو دائما موجود. |
“Yağmur Adam”, kriterlerdeki değişiklikler ve bu testlerin tanıtımının birlikteliği mükemmel bir otizm farkındalığı ve bir ağ etkisi yarattı. | TED | المزيج بين "رجل المطر"، الذي غير المعايير، وتقديم هذه الفحوص خلق شبكة من الإنطباع وعاصفة متكاملة من الوعي بمرض التوحد. |
Bu korkunç rakamlara olan farkındalığı arttırmaktan daha fazlasını yapmak istedim. | TED | لم أرد فقط أن أرفع مستوى الوعي بهذا الرقم المخيف، |
Bu davaların bazılarında gördüğüm kadarıyla büyük temsiller var fakat ne olduğuna dair toplum farkındalığı yok. | TED | في بعض هذه الحالات، يتسنى لهم الحصول على التمثيل الذي ذكرته، ولكن لا يوجد الوعي العام لما يحدث. |
İklim değişikliği farkındalığı, bizim, dahil olduğumuz her meslekte, iklim riskini anlamak ve her ne üzerinde çalışıyorsak çözümün parçası olarak sunmak sorumluluğunda olmamız demek. | TED | الوعي لتغير المناخ يعني أننا، في كل مهنة نشارك فيها، ملزمون على نحو متزايد لنفهم مخاطر المناخ ونضع كل ما نعمل عليه كجزء من الحل. |
Hissin farkındalığı, çocukken başladığımız yer. | TED | هذا الوعي بالإحساس، إنها حيث بدأنا كأطفال. |
Yani gerçekten kimin öz farkındalığı var, anlamada yaşadığımız zorluğu düşünün. | TED | لذا لكم أن تتخيلوا التحدي الذي واجهنا في اكتشاف من لديه الوعي الذاتي حقًا. |
Biliyorum ama benim amacım konuşma özgürlüğünü savunup toplumsal farkındalığı geliştirerek bu nefrete bir son vermek. | Open Subtitles | أعلم ذلك، ولكنّ نواياي صيانة حرية التعبير ولنشر الوعي بين الناس، وإنهاء الكراهية |
Tarih Enstitüsü yöneticisi olarak farkındalığı artırmak için eğlenceli bir yol arıyordum. | Open Subtitles | وبصفتي مُدير المعهد التاريخي، فلقد كنتُ أبحث عن طريقة مُمتعة لرفع مُستوى الوعي. |
Burada kanser farkındalığı ile ilgili bir vidyo çekmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول تصوير فيديو للتوعية عن السرطان |
Mobile Marigolds'un meme kanseri farkındalığı için pembe çay fikrimizi çaldığını duydunuz mu? | Open Subtitles | هل تعلمون بأن زهور موبيل قد سرقوا فكرتنا عن الشاي الوردي للتوعية بسرطان الثدي؟ |
Bir farkındalığı olan insansız hava uçakları. | Open Subtitles | التي يُمكن أن تفكّر وتمتلك وعياً. |
Ona Angela'nın mükemmel bir üç boyutlu farkındalığı olduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبرها أن (أنجيلا) تمتلك وعياً مكانياً حاداً للغاية |
İkimizin de amaçlarına yönelik farkındalığı arttıracak bir yol olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | وأعتقد أن هناك طريقة لمواصلة التوعية لكِلا أسبابنا |