İnsanı iyi olduğu şey için kullanıyoruz: farkındalık, algı ve karar verme. | TED | نحن نستخدم البشر فيما هم جيدون فيه: الوعي و الإدراك واتخاذ القررات، |
New York Maratonu'nu bu soruna farkındalık kazandırmak için zincirlerle koştum. | TED | ركضت وأنا مُقيد في ماراثون مدينة نيويورك لنشر الوعي بهذه القضية. |
Fiziksel hareketsizlik ama zihinsel farkındalık. Şüpheli mutlak kontrol istiyor. | Open Subtitles | الجمود الجسدي إنما الوعي الذهني أراد المجرم السيطرة التامة عليهما |
Feminist blog yazarlığı, farkındalık yaratmanın 21. yüzyıl versiyonu. | TED | في التدوين النسوي في القرن الحادي والعشرين من اجل زيادة الوعي العام بالقضايا النسوية |
farkındalık eğitimine değinmeden ya da sonuçlarını paylaşmadan önce, dikkatin beyinde nasıl çalıştığını anlamamız gerekiyor. | TED | لكن قبل أن أخبركم عن ماهية تدريب الوعي الآني، أو نتائج هذه الدراسة، أعتقد أنه من المهم فهم كيفية عمل الوعي في المخ. |
farkındalık şu anı deneyimleme ve dikkatini vermekle ilişkili bir durum. | TED | الوعي يجعلك منتبهًا لما تفعله واعيًَا لما تمر به في اللحظة الحالية. |
farkındalık eğitimlerine ne kadar çok kendini verirsen o kadar yararlanırsın. | TED | لكن إذا التزمت بتمارين الوعي الآني، كلما تمرنتم، تحسنتم. |
Başlangıçta söylediğim gibi askerleri ilk defa gerçekleştireceğimiz bu farkındalık eğitimine katıldılar. | TED | فكما ذكرت لكم في البداية جنود مشاة البحرية خاصته تم تعينهم لأول مشروع قمنا به، وهو تمرين الوعي الآني. |
Hayatındaki bu zorluklara, değişimlere ve mutluluklara rağmen farkındalık eğitimine devam etti. | TED | وخلال كل تلك التحديات والتغيرات واللحظات السعيدة في حياته، استمر في ممارسة تمارين الوعي الآني. |
Doktorlar belki kalbimi kurtardılar ama farkındalık hayatımı kurtardı. | TED | أعلم أن الأطباء الذين تابعوا حالتي، أنقذوا قلبي، ولكن تمارين الوعي الآني أنقذت حياتي. |
Diğeri, devamlılığının olması, finansal destek görmek ve farkındalık yaratabilmektir. | TED | والأخرى هي ان يكون لديك جمهور من المناصرين وقدرة على التمويل يجب أن تكون قادرا على رفع الوعي |
Ve Laura gönüllü bilim insanı kampanyasını başlattı, bölgede neler olup bittiğine dair bilgi edinmek için bilgi topladı ve deniz yıldızı ölümü sendromu ile ilgili farkındalık sağladı. | TED | وبدأت حملة العلوم للمواطنين، وجمعت البيانات ونشرت الوعي حول أمراض نجم البحر، لمحاولة معرفة ما كان يحدث هناك. |
Sonra da öz farkındalık veya empati arttırma becerileri hakkında konuşurken yaptığımız bir tür esas uygulama yaparız. | TED | ثم لدينا نوع ما من الممارسة الأساسية التي نقوم به سواء كنا نتحدث عن الوعي الذاتي أو مهارات بناء التعاطف. |
Ve güçlü bir farkındalık üzerime sindi; ben bir azınlıktım ve kendi ülkemde, karakterimin bir özelliğinden dolayı | TED | وهذا الوعي القوي استملكني بأنني كنت ضمن أقلية، ففي بلدتي بناء على سمة واحدة في شخصيتي |
Yeni okulum farkındalık meydana getirerek ve kaynak oluşturarak bizlere yardım ediyor. | TED | مدرستي الجديدة التي أتت لتساعدني بجمع التبرعات وخلق الوعي. |
Ve bu tür şeyleri yeterince yaparsak, bu şeylerde nüfuz edecek olan farkındalık farklı olacak. | TED | و إن قمنا بما فيه الكفاية لمثل هذه الأمور، الوعي يتّجه نحو فهم أنّ الأمور ستكون مختلفة. |
Artan farkındalık ile birlikte, daha fazla ebeveyn, daha fazla pediatrist, daha fazla eğitmen otizmin özellikleri hakkında bilgi sahibi oldu. | TED | و مع زيادة الوعي تلك، فإن الكثير من الآباء، و الكثير من أطباء الأطفال و المعلمين، تعلموا كيفية التعرف على سمات التوحد. |
Her sektörün kendi gerçekleri ve bu gerçekler hakkında farkındalık yaymaya çalışan kuruluşlar var. | TED | كل القطاعات المختلفة لديها حقائق، وهناك منظمات تسعى لنشر الوعي عن هذه الحقائق. |
Bu farkındalık öyle etkileyiciydi ki içimde yer etti. | TED | كان لذلك الإدراك تأثير كبير مما ترك صدى بالنسبة لي حقًا. |
Toplumun her kesiminde farkındalık artırıcı çalışma yapılmalı. | TED | التوعية مطلوبة لكل مستوى من مستويات المجتمع. |
Bir kaç arkadaşım iççin Küresel farkındalık adına çalışıyorum. | Open Subtitles | انا اعمل مع بعض الاشخاص فى منظمه الوعى العالمى |
Etrafa karşı gerçek bir farkındalık gösteriyor. - Gurur duymalısın. | Open Subtitles | إنه يظهر إدراكاً حقيقياً للمحيط يجب أن تكون فخوراً به |
Demek istediğim öz farkındalık homosafiyenleri ayıran bir özellik, insanlığın bir önceki örneklerinden. | TED | أعني أنه وعي ذاتي الذي يفرق بين الإنسان العاقل عن مثيله البدائي من البشرية. |