Belasco, insanların dikkatlerini tek bir obje üzerine toplayarak fark edilmeden aralarında dolaşabildiğini söylermiş. | Open Subtitles | بيلاسكو قال انه يمكن أن يشغل الناس بشئ معين ثم يتحرك بينهم وهو غير ملحوظ |
Buraya fark edilmeden girebilmenin sadece bir tek yolu var: | Open Subtitles | هناك وسيلة واحدة فقط كى يدخل المرء خلسة أن يكون خفيا |
Binaya girersin ama binaya fark edilmeden giremezsin. | Open Subtitles | إذا دخلت المبنى، لا تستطيع السير دون أن يلاحظك أحد |
Böylece fark edilmeden cinayetlerini planlayabilecekti. | Open Subtitles | ليستنى له تخطيط هاته الجرائم مِن دون أن يُكتشف أمره |
Ama yarın olmak zorunda. Sistemdeki kusur fark edilmeden önce yapmalıyız. | Open Subtitles | لكن هذا يجب أن يكون غداً قبل أن يلاحظوا الخطأ في النظام |
...burada halkımızdan az sayıda kişi fark edilmeden hayatta kalmayı başardı. | Open Subtitles | و كان هنا عدد صغير من شعبنا إستطاع البقاء غير مكتشف. |
Günü fark edilmeden geçirebileceğimiz bir yer bulabilir miyiz bir göz atın. | Open Subtitles | حاول أن ترى إن كان بإستطاعتنا إيجاد مكانٍ بدون أن نُكتَشف. |
Tek yapmam gereken Ermenistan'da kamyonun kontrolünü alıp silahları yüklemek ve sonra fark edilmeden sınırı geçmek. | Open Subtitles | كل ما علي فعله هو الأستيلاء على الشاحنة في أرمينيا .. أقوم بتحميل الأسلحة ، ثم أنقلها عبر الحدود بدون أن تُكشف |
Hiç fark edilmeden nasıl yapabileceğini sana ben söyledim. | Open Subtitles | أنا أعطيتك الفكرة كيف تفعلها دون أن أدرك |
Bu meblağ, Sendika'nın on yıllarca fark edilmeden operasyon yürütmesini sağlayacaktır. | Open Subtitles | وهذا سيسمح للنقابة على العمل دون أن يتم كشفها لعدة عقود. |
Büyük ordusu, fark edilmeden ülkeleri istila eder inançsız köyleri ve şehirleri düzler. | Open Subtitles | يندفع جيشه الضخم في جميع الأنحاء دون أن يشعر بقدومه أحد, ويسوي بالأرض قرى الكافرين ومدنهم. |
elektrik kesildiğinde güvenlik kameralarını atlatacak ve buraya fark edilmeden gelecek. | Open Subtitles | عندما تنقطع الكهرباء يمكنه التحايل على الكاميرات الأمنية والعودة هنا دون أن يلاحظه أحد |
Karşımızdaki, nüfusun yoğun olduğu alanlara fark edilmeden girebilen küçük bir uçak. | Open Subtitles | لذا , ما لدينا هو طائرة صغيرة قادرة على اختراق كثيفة دون الكشف عن المناطق المأهولة. |
Oysa, Orta Avrupa'daki bu çayırda, davetsiz misafirlerin dışarıdan fark edilmeden yaşadıkları karınca yuvaları bulunmaktadır. | Open Subtitles | ورغم ذلك، هنا في هذا المرج وسط أوروبا، ثمّة أعشاش للنمل يعيش الدّخلاء بها دون ملاحظة. |
Modell fark edilmeden binaya girip çıkmış. | Open Subtitles | موديل يمكن أن يكون بشكل واضح رأى دخول وترك غير ملحوظ. |
Bu donmuş dünyada, özgürce ve fark edilmeden yürüyorum. | Open Subtitles | فى داخل هذا العالم المتجمد ، سأكون قادراً على أن أسير بحرية وبشكل غير ملحوظ |
Denizden fark edilmeden gitmek daha mümkün. | Open Subtitles | الاقتراب من البحر هى أفضل وسيلة للدخول خلسة. |
Eminim ki avluda gezinirken, sınırdan fark edilmeden geçmenin en iyi yolunu sorup soruşturmuştur, o yol da bu işte. | Open Subtitles | أضمن لك أنه حام حول المنطقة، ليجد أفضل الطرق للعبور خلسة هذا ما أريده، سأهاتف دورية الحدود |
Neden fark edilmeden sıvışmaya çalıştın? | Open Subtitles | لماذا حاولت تَسَلّلَ دون أن يلاحظك أحد من هذا القبيل؟ |
3'e kadar onunla kalabilirsen fark edilmeden odana geri dönebilirsin. | Open Subtitles | إذا بقيت معها حتى الساعة الثالثة فسيمكنك العودة لغرفتك دون أن يلاحظك أحد |
Bu dolambaçlı dünyada orman avcısı fark edilmeden avına yaklaşmak için pusu kurma sanatında uzmanlaşmak zorunda. | Open Subtitles | ليصل إلى فريسته في ..هذا العالم الأشبه بالمتاهة ..دون أن يُكتشف على صيّاد الغابة أن يبدع في فنّ نصب الكمين |
Yola çıktılarsa bile 70 adam fark edilmeden gidemez. | Open Subtitles | وحتى لو ذهبوا خارج الطريق سبعون رجل لا يستطيعون السفر بدون أن يلاحظوا. |
Gittiğimiz fark edilmeden içeri geri dönmeliyiz tamam mı? | Open Subtitles | علينا أن نعودَ إلى الداخل قبلَ أن يلاحظوا غيابكَ ،، حسناً |
Esir kampına fark edilmeden girmeniz için gerekenler hazır. | Open Subtitles | عندي كلّ شيء تحتاج للإختراق معسكر السجن غير مكتشف. |
Günü fark edilmeden geçirebileceğimiz bir yer bulabilir miyiz bir göz atın. | Open Subtitles | حاول أن ترى إن كان بإستطاعتنا إيجاد مكانٍ بدون أن نُكتَشف. |
Tek yapmam gereken Ermenistan'da kamyonun kontrolünü alıp silahları yüklemek ve sonra fark edilmeden sınırı geçmek. | Open Subtitles | كل ما علي فعله هو الأستيلاء على الشاحنة في أرمينيا .. أقوم بتحميل الأسلحة ، ثم أنقلها عبر الحدود بدون أن تُكشف |
Hiç fark edilmeden nasıl yapabileceğinin fikrini verdim. | Open Subtitles | أنا أعطيتك الفكرة كيف تفعلها دون أن أدرك |
Tamamen fark edilmeden istediğim yere sokulabilirim. | Open Subtitles | يمكنني التسلل حول كل ما أريد دون أن يتم إكتشافي |
Önce fark edilmeden ona yaklaşmam gerek. | Open Subtitles | "أوّلاً: عليّ أن أتسلل إليه دون أن يشعر بي" |
Buradan nasıl oldu da fark edilmeden çekip gitti? | Open Subtitles | كيف خرج من هنا من دون أن يلاحظه أحد ؟ |
O ikizler fark edilmeden şehir dışına otobüs bileti alamaz. | Open Subtitles | لن يخرج توأم ملتصق من البلدة دون ملاحظة أحد |