Ona benim öğretmeye çalıştığım ve orada öğrendikleri iki çok farklı şey. | Open Subtitles | ما احاول تعليمه وما يتعلمه هو هناك شيئان مختلفان للغاية |
Demin onu düşünmediğini söylemiştin düşünmek ve özlemek iki farklı şey | Open Subtitles | لقد قلت الآن بأنك لا تفكر في النساء التفكير والإفتقاد شيئان مختلفان |
Ne gördüğümüz ve neyi kanıtlayabildiğimiz iki farklı şey. | Open Subtitles | ما نراه وما يمكننا إثبات وهما شيئان مختلفان. |
Yani bir atlama ipini birçok farklı şey için kullanabilirsiniz. | TED | لذلك، فالقفز بالحبل، تستطيع استخدامه لكل أنواع الأشياء المختلفة. |
Çoğunun detaylı olarak nasıl çalıştıklarını kimse bilmez ama içeride çok sayıda farklı şey olduğunu biliyoruz. | TED | لا أحد يعرف كم منها يعمل بالتفصيل، لكن نعلم بأن هناك فيها العديد من الأشياء المختلفة. |
Görünen o ki, mutluluk kelimesi artık yararlı bir kelime değil çünkü onu pek çok farklı şey için kullanıyoruz. | TED | وقد وضح أن كلمة السعادة ليست كلمة مفيدة بعد الآن لأننا نطبقها على الكثير من الأشياء المختلفة. |
Hatırlatmak isterim ki presbiyopi insanlık tarihi boyunca bizimle birlikte ve onu düzeltmek için birçok farklı şey denedik ve yaptık. | TED | أريد تذكيركم أن مد النظر الشيخوخي لازمنا طوال تاريخ البشرية وقمنا بالكثير من الأمور المختلفة لمحاولة إصلاحه. |
Kavga etmek farklı, dövüş sanatları farklı şey. | Open Subtitles | القتال وفنون الدفاع عن النفس إنما هما شيئان مختلفان |
Başlarını ezmekle savaşa girmek iki farklı şey. | Open Subtitles | قتل بعض الأشخاص والذهاب لحرب شيئان مختلفان |
- İkisi farklı şey! - Tıp fakültesini bitirdin. | Open Subtitles | إنهم شيئان مختلفان - . ينبغى أن تعود إلى مدرسة الطب مرة اخرى - |
- Çünkü MI6'nın bilmesi ve bunu kanıtlayabilmemiz iki farklı şey. | Open Subtitles | لأن ما MI6 يعلم وما يمكننا إثبات هما شيئان مختلفان. |
Peki, "aslında etkisiz" ve "etkisiz" iki çok farklı şey. | Open Subtitles | حسنا (المعادلة جوهريا) و (المعادلة) شيئان مختلفان تماماً |
Bazen iki farklı şey. | Open Subtitles | أحيانًا يكونان شيئان مختلفان |
Yaz gezisinden getirebileceğiniz pek çok farklı şey vardır-- | Open Subtitles | نعم، هناك الكثير من الأشياء المختلفة يمكنك أن تحضرها معك من إجازة الصيف |
Ancak bütün bunlar, -- yani tüm bu yaptığımız yenilikçi şeyler -- yani, şirketimizde birçok farklı şey deniyoruz. | TED | لكن كل هذا-- حسناً، كل هذا كان نوع من الإبتكارات التي فعلناها-- تعرفون، نحن نجرب الكثير، العديد من الأشياء المختلفة في شركتنا. |
Bir sürü, bir sürü farklı şey istedin ve sonra... | Open Subtitles | الكثير من الأشياء المختلفة وحينها... |
Nasıl olduğunu biliyorsunuz okul meseleleri ve doktor ziyaretleri sürekli milyonlarca farklı şey için hokkabazlık yapıyorsun ve hep bu konuda tartışıyorsun, sanıyorsun ki bilirsin, birbirinize zaman ayırmadığınızı, kendin için zaman ayırmadığını fark ediyorsun ve o %80'in içinde olmadığını düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنتما يا رفاق تشعران بنا ، حيث تعلمون كيف تسير أمور المدرسة و زيارات الطبيب و غيرها الملاين من الأمور المختلفة و دائماً تتجادلين بشأن تلك الأمور حينها تفكرين بينكِ و بين نفسكِ... |