| Bu tamamen Farklı bir durum. | Open Subtitles | هذا وضع مختلف تماماً |
| - Bu tamamen Farklı bir durum. - Hayır, hayır, hayır. Çocuk senin çocuğun. | Open Subtitles | هذا وضع مختلف تماماً. |
| Şu anda Pekin'de bisiklete binmek tamamen Farklı bir durum. | TED | التّنقّل بدرّاجة الآن في بكين أمر مختلف تماما. |
| O çok Farklı bir durum. Küçüklüğünde babası yoktu. - Bizim çocuklarımızın babası sensin. | Open Subtitles | هذا أمر مختلف لم يكن لديها والد أثناء ترعرعها |
| Ama ültraviyole ışıkla bakınca Farklı bir durum ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | رغم ذلك تحت جهاز الفوق بنفسجي نحصل على قصة مختلفة |
| Tamamıyla Farklı bir durum. | Open Subtitles | هذا موقف مختلف تماما |
| Evet ama bu Farklı bir durum. | Open Subtitles | نعم, ولكن هذا مختلف تماما |
| Normalde bunu kendin yapmana izin veririm ama bu çok Farklı bir durum değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلمين ، فالعادة سأدعك تفعلين هذا بنفسك و لكن الوضع مختلف جداً هنا ، أليس كذلك ؟ |
| Seninle konuşmam gerekiyor... çünkü burada hayal ettiğimden biraz Farklı bir durum var. | Open Subtitles | أنا أريد التكلم معك فحسب ...لأن هناك حالة مختلفة قليلاً هنا عما تخيلت |
| Pekala, o halde söylediğinden Farklı bir durum söz konusu. | Open Subtitles | حسناً ، ذلك يعني شيئاً غير الذي يقوله |
| Bu tamamen Farklı bir durum. | Open Subtitles | انه تماماً وضع مختلف |
| Bu çok daha Farklı bir durum. | Open Subtitles | -ذلك وضع مختلف تمامًا . |
| Bu iki nedenden dolayı tamamen Farklı bir durum. | Open Subtitles | هذا أمر مختلف تماماً لسببين. |
| Oysa ona yalvarmak Farklı bir durum. | Open Subtitles | لكن أن تتوسل به هذا أمر مختلف |
| O Farklı bir durum. | Open Subtitles | هذا أمر مختلف. |
| Hiçbir biyolojik bulaşma sıfır altı süspansiyon olmadan 200 seneden fazla yaşayamaz ama şimdi, mağaranın kendisi, tamamen Farklı bir durum. | Open Subtitles | لا يمكن لأي عدوى بيولوجية أن تكون على قيدة الحياة لمدة 200 سنة دون التعلّق تحت الصفر لكن الكهف نفسه، فهذه قصة مختلفة |
| Biliyorum, iyi bir nişancısın ama namlu ucunda gerçek biri varken çekmek çok Farklı bir durum. | Open Subtitles | انصتِ، أعلم أنك مصوبة جيدة، لكنها قصة مختلفة تمامًا حينما تضغطين الزناد على شخص حقيقي |
| Bu tamamen Farklı bir durum. | Open Subtitles | هذا موقف مختلف تماما |
| - "O Farklı bir durum" dedi. | Open Subtitles | - وهي تقول "هذا مختلف تماما" |
| Komik olan şey, sadece bir resim olsaydı mesela sevimli bir kedi ya da bir şey, şu an çok Farklı bir durum olabilirdi. | Open Subtitles | انه مضحك، إذا كان لديك مجرد صورة لـ ، مثل، قط لطيف أو شيء من هذا القبيل سيكون الوضع مختلف تماما |
| Ve bu Farklı bir durum. | Open Subtitles | هذة حالة مختلفة. |
| Pekala, o halde söylediğinden Farklı bir durum söz konusu. | Open Subtitles | حسناً ، ذلك يعني شيئاً غير الذي يقوله |