Bazı insanlar farklı olan şeyden korkarlar ve bazen Stef ve ben gibi insanları üzmek isterler. | Open Subtitles | بعض الناس بالخارج يخافون مما هو مختلف وأحيانا يريدون أذية أناس كستيف وأنا |
Bunu gasp etmenin yolu, bunu iki ucu da türdeş olan ama orta kısmı farklı olan sahte bir DNA parçasıyla beslemek olabilir. | TED | الشكل الذي يمكن به استغلال ذلك هو تزويده بقطعة خاطئة من الحمض النووي، قطعة مماثلة عند طرفيها لكنها مختلفة في الوسط. |
Bizden çok farklı olan bu hayvandaki zekayı nasıl keşfederiz? | TED | كيف نستكشف ذكاء هذا الحيوان المختلف عنا كثيرا؟ |
Hayatınız boyunca tabii ki birbirinden farklı olan deneyimlerinizi ve benzeri şeyleri biriktiriyorsunuz. | TED | الآن ما يحدث في حياتكم هو أن خبراتكم المختلفة تتراكم و هكذا. |
- farklı olan ne? | Open Subtitles | اذن ما هو الفرق ؟ |
Martin Luther King'le Cengiz Han kadar farklı olan kişilikleri taşıyabiliyor. | Open Subtitles | يمكنه تكوين شخصيات في منتهى الاختلاف كمارتن لوثر كينج وجينكيز خان |
Eğer farklı olan her şeyi değiştirirsen, görürsün ki her şey hala aynı. | Open Subtitles | إذا غيرت كل ما هو مختلف تجد بان كل شيء لا يزال كم هو |
Bu kez farklı olan şey teröristlerin modern bilgi iletişim teknolojilerini daha fazla kurban bulmak ve öldürmek için kullanma şekilleriydi. | TED | ما هو مختلف هذه المرة هي الطريقة التي استخدم فيها الإرهابيون نظم الإتصالات الحديثة لتحديد موقع المزيد من الضحايا وقتلهم. |
- Ölmeleri gerektiğine gönülden inandığı için. İnsanlar farklıdır ve farklı olan herşey yanlıştır. | Open Subtitles | - لأنه يؤمن أن كل من هو مختلف عنه ، يجب أن يموت . |
Ancak derin uykudaki beynimiz uyanık halimizdeki beyin dalgalarından çok farklı olan yoğun beyin dalgalarına sahip. | TED | ولكن موجات الدماغ في النوم العميق لها موجات دماغ طويلة المؤشر وهي مختلفة جدا عن موجات دماغنا خلال الاستيقاظ. |
Farklı bakış açılı insanlarla yapılan bu "Oturma Odası Konuşmaları" inanılmaz bir serüvendir. Bizden farklı olan insanlara saygı duymayı, hatta | TED | هذه المحادثات في غرف المعيشة مع أشخاص لديهم وجهات نظر مختلفة هي مغامرة لا تصدق. |
Sonuç olarak diyebileceğim, ismi farklı olan bir gül büyük ihtimalle diğerlerinde farklı gözükecektir hatta farklı kokacaktır. | TED | لذا من وجهة نظري ان الزهور التي تحمل اسماء مختلفة ليست بالضرورة مختلفة و ربما حتى رائحتها متشابهة تماما |
Peki geçmişte gördüklerimizle bugünün bilgi teknolojisi hakkında bu kadar farklı olan şey ne? | TED | إذًا ما المختلف حقّا حول تقنية المعلومات في وقتنا الحاضر مقارنةً بما رأيناه في الماضي؟ |
Bence bu özellikle doğru oluyor şöyle düşününce.... Bence tasarım hakkında çok farklı olan biz birbirinden çok değişik iki operasyon modundan geçiyoruz. | TED | أظن أن هذا صحيح عندما نفكر بشأن -- أظن أن الأمر المختلف بشأن التصميم هو أننا نمر في صيغتين مختلفتين تماما من الإدارة. |
Çünkü tamamıyla farklı olan bu yaşam türleri ortak bir atadan geliyor. | Open Subtitles | لأن كل هذه الأشكال المختلفة بشكل جذري من الحياة يشتركون في سلف مشترك. |
İnsanlar farklı olan şeylerden korkarlar. | Open Subtitles | الناس يخافون من الاشياء المختلفة |
- farklı olan ne? | Open Subtitles | اذن ما هو الفرق ؟ |
Yani burda benim yaptığım şey, çok sayıdaki bu ayak izleri üzerinde çalışacak bilgisayar programları yazmak ve ardından programa eklenen insanlar hakkında sonuç elde etmeyi deneyecek -- insanların ne hissettikleri, ne düşündükleri, günümüzde dünyasında olağandan farklı olan şeylerin ne oldukları vs. gibi soru çeşitleri. | TED | وإذاً، ما أفعله هو، أكتب برامج كمبيوتر تدرس مجموعة ضخمة من هذه البصمات، وبعد ذلك تحاول رسم خلاصات حول الناس الذين تركوها-- بماذا يشعرون، ماذا يفكرون، ما هو الفرق للعالم اليوم عن الأيام المعتادة. هذا النوع من الأسئلة. |
farklı olan iyidir değil mi? | Open Subtitles | حسناً, انت تعلم بان الاختلاف جيد, أليس كذلك؟ |
farklı olan bir şey var. | Open Subtitles | شيئٌ ما مختلف |
Bir önceki güne oranla bugün farklı olan ne vardı? | Open Subtitles | ما الذي كان مُختلفاً هذا الصباح عن صباح الأيّام السابقة؟ |
Bu defasında farklı olan ne? | Open Subtitles | ماذا إختلف هذه المرة ؟ |
Senin her zaman yardıma ihtiyacın var. Şimdi farklı olan nedir? | Open Subtitles | لطالما احتجت للمساعدة ما الذي اختلف الآن؟ |