Müfettişin bu faturalarla ilgili bilgilere ihtiyacı var. | Open Subtitles | المفتش يريد جميع المعلومات المتعلقة بهذه الفواتير |
Bu ayki faturalarla ne yapacağım? | Open Subtitles | هاعمل اية مع كل الفواتير الى عليا الشهر ده |
Akşam 7'den sonra faturalarla ilgili soruları cevaplamıyorum. | Open Subtitles | لا أتعامل مع الفواتير بعد الساعة السابعه مساءاً |
Meşru işletmeleri, sahte faturalarla ve evraklara inandırarak kandırıyorlar, böylece her şey gerçekçi görünüyor, ardından eBay ve Amazon hesapları açıp önceden taklit mal sattıkları kişilerle rekabet edebiliyorlar. | TED | يقومون بخداع الشركات القانونية وإقناعهم بفواتير ومستندات مزورة، ليبدوا كل شيْ حقيقي، ثم يقومون بإنشاء حسابات على موقعي إيباي و أمازون ليتنافسوا مع الأشخاص الذين باعوا لهم مزوراتهم للتو. |
Krediler ve ödenmemiş faturalarla dükkanın iflasa gittiğini bilmiyorum mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بأني لا اعرف عن القروض والفواتير الغير مدفوعة التي هذه الورشة الحقيرة تغرقها تحتها ؟ |
Ben sonra taksi çağırırken sen faturalarla ilgilen. | Open Subtitles | فقط إعتني بأمر الفواتير لأجلي عندما أحتاج لأخذ تاكسي لاحقاً |
faturalarla işim bittiğim gibi kaloriferi açarım. | Open Subtitles | سأرفع درجة الحرارة عندما أنتهي من هذه الفواتير |
Haley faturalarla ilgili baskı yapıyor dostum. | Open Subtitles | هيلي تضغط علي بسبب الفواتير,يا صاحبي صاحبي؟ |
Tamam mı? Sadece şuan faturalarla biraz başımız dertte. | Open Subtitles | حسنا ، بإستثناء أننا سنقدم الفواتير الآن وسيتم فحصها بدقة |
Keşke benim kocam da faturalarla ilgilenseydi. | Open Subtitles | كمة اتمنى ان يدفع زوجي الفواتير |
...ve ofisimde ağzına kadar ödenmemiş faturalarla dolu. | Open Subtitles | و لدى مكتب تملأه الفواتير المُستحقه |
Sen böylesin. Streslisin, faturalarla uğraşıyorsun. | Open Subtitles | انتي, مرهقة من التعامل مع الفواتير |
Evet yani, o kanserden öldüğü zaman sen faturalarla uğraşacaksın... | Open Subtitles | ...نعم, وبعدها ستموت هي من السرطان وانت ستعلق مع الفواتير, لذا |
Her şeyle o ilgilenir, tüm faturalarla falan. | Open Subtitles | كان يعتني بكل شيء، كل الفواتير |
DeHavlen faturalarla oynayıp Çin malı çelik yollamış. | Open Subtitles | دي هافلين) زيفَ الفواتير) وإستبدلهُ بالفولاذ الصيني |
Connie'nin faturalarla nasıl baş edeceğini düşünüyordum garajda aküsü bitmiş arabayı ve o mamayı içen zavallı çocukları düşünüyordum. | Open Subtitles | أفكّر بـ (كوني) أن تحرص على دفع الفواتير ...هل بطارية السيارة في الكراج انتهت ...ما الذي حصل لهؤلاء |
Makbuz ve faturalarla. | Open Subtitles | هنا الإيصالات، الفواتير... |
Yok edilmesi planlanan eski faturalarla doluymuş. | Open Subtitles | كان مملوءا بفواتير قديمة مقرر أن يتمّ إتلافها. |
Dışişleri Bakanlığına göre günü geçmiş faturalarla doluymuş. | Open Subtitles | وفقا لوزارة الخارجية، كان مليئا بفواتير قديمة، |
Benden bir evi, çocukları ve faturalarla bırakarak ayrıldı, fakat bir koca olarak değil. | Open Subtitles | إنه يتركني في البيت مع الأولاد... والفواتير إنه ليس زوجاً. أريد زوجي. |