Kaynağınıza göre CLIO Grubu, Fausto Galvan için Ulusal Rayburn Bankası'nda para aklıyordu. | Open Subtitles | وفقا لمصدر كانت (غروبو كليو) تبيّض أموال لصالح (فوستو غالفان) في (رايبورن ناشيونال بنك) |
Bu strateji Fausto Galvan'ı işten çıkarmayı da kapsıyor mu? | Open Subtitles | هل تتضمن هذه الاستراتيجية القضاء على (فوستو غالفان)؟ |
Ajan Joe McKenzie, Fausto Galvan'ın para aklamasına ve sınırda uyuşturucu sevkiyatı yapmasına yardım eden gizli bir CIA operasyonuna rastladı. | Open Subtitles | العميل (جو ماكنزي) اكتشف بالصدفة على عملية سرية لوكالة الاستخبارات تساعد (فوستو غالفان) على غسيل أموال ونقل شحنات مخدرات عبر الحدود |
Fausto Galvan operasyonu sırasında, aralarında bir kadın olduğunu duymuştuk. | Open Subtitles | هناك بعض الأحاديث عن نساء يقدن عمليات (فوستو غالفان) |
Fausto Galvan gibi bir adam karımı ve çocuklarımı çöle götürüp onları orada canlı canlı yakarken bana izlettirebilir. | Open Subtitles | رجلٌ مثل (فاستو غالفان) قدّ يأخذ بزوجتي و أولادي إلى الصحراء، يحرقهم أحياءاً و يُجبرني على المشاهدة |
Eğer onu yakalarsak, Fausto Galvan'ı bitirmeye bir adım daha yaklaşırız. | Open Subtitles | سحبناها، وكنّا نملك فرصة شرعية لنطيح بـ(فوستو غالفان) |
Eğer onu yakalarsak, Fausto Galvan'ı bitirmeye bir adım daha yaklaşırız. | Open Subtitles | {\cH00FFFF}سحبناها، ولدينا فرصة شرعية (للإطاحة بـ(فوستو غالفان |
Eleanor Nacht, Delarge'ı görmeye gitti. Fausto Galvan'a çalıştığını biliyoruz. | Open Subtitles | (إلينور ناكت) ذهبت لرؤية (ديلارج) (نحن نعلم أنّها تعمل لـ(فوستو غالفان |
Pekâlâ, ya bir Amerika bankası Fausto Galvan'ın mafyası için para aklıyorsa? | Open Subtitles | حسنٌ، ماذا لو كان البنك الأمريكي يبيّض أموال لمنظّمة (فوستو غالفان)؟ |
- Miktar sikimde değil. Fausto Galvan, bir federal ajan öldürdü. | Open Subtitles | أنا لا أكترث إطلاقًا بالنطاق فوستو غالفان) قتل عميلًا فدراليًا) |
- CLIO Grubu'nun direkt olarak Fausto Galvan için para aklama işine dahil olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | إننّا نعتقد أنّ (غروبو كليو) تلك متورطة مباشرة (في غسيل الأموال لصالح (فوستو غالفان |
- Robles'in Fausto Galvan'la inanılmaz bağlantıları var. | Open Subtitles | روبلس) لديه روابط هامّة) (مع (فوستو غالفان |
Fausto Galvan ve mafyasını, El Paso'daki bir toplu konut projesiyle ilişkilendirdik. | Open Subtitles | أصغي، لقد ربطنا (فوستو غالفان) وعصابته بمؤسسة ترقية في (آل باسو) |
Bizce burası, Fausto Galvan'ın para aklama operasyonunun mükemmel bir parçası. | Open Subtitles | نحن نظنّ أنّ هذا المكان هو جزء هامّ من عملية غسيل أموال الخاصّة بـ(فوستو غالفان) |
Nereden baksan on yıldır Fausto Galvan'ın peşindeyim. | Open Subtitles | أصغي، لقرابة عشر سنوات كنت في إثر (فوستو غالفان) |
Değil. Fausto Galvan ve Marco Ruiz birlikte büyüdü. | Open Subtitles | (فوستو غالفان)، و(ماركو رويز) نشآ مع بعض |
O defterde olanlardan Fausto Galvan'ın haberi var mı? Evet. | Open Subtitles | هل يعلم (فوستو غالفان) ما يحتويه الدفتر؟ |
Ona göre CIA, Fausto Galvan'ı yakalamasını engelliyordu. | Open Subtitles | اعتقد أنّ وكالة الاستخبارات كانت تمنعه من اعتقال (فوستو غالفان) |
O, Fausto Galvan'ı, ben de Eleanor Nacht'ı tutuklamak istiyordum. | Open Subtitles | أراد القبض على (فوستو غالفان) وأردت اعتقال (إلينور ناكت) |
Babanın, Fausto Galvan ile olan bağından haberdarım. | Open Subtitles | إنّي أعلم عن علاقة والدك و(فوستو غالفان) |
Rafa Galvan, Fausto Galvan'ın kardeşi. | Open Subtitles | (رافا غالفان) (أخ (فاستو غالفان |