- Sanırım bu onun ordusu. - Bu Prens Faysal'ın ordusu. | Open Subtitles | لان هذا جيشه هو على ما اعتقد انه جيش الملك فيصل. |
Bu saldırılara, 2013 yılındaki Boston Maratonu bombalı saldırısı yanında Faysal Şahzad isimli adamın Times Meydanına bombalı araçla saldırmayı denemesi gibi başarısız saldırılar da dahil. | TED | بما فيها انفجار ماراثون بوسطن في 2013 وكذلك الهجمات الفاشلة كتلك اللحظة التي حاول فيها رجل يدعى فيصل شاهزاد إدخال سيارة مفخخة إلى ساحة تايمز سكوير |
Seni Faysal'a götüreyim, o zaman verirsin. | Open Subtitles | سآخذك للامير فيصل اولا وبعد ذلك تعطينى هذه |
Faysal'ın çadırına kadar Harif ülkesi. | Open Subtitles | من هنا وحتى معسكر الامير فيصل توجد بلدة حارث. |
Bildiğinize göre Mekkeli Faysal'ın adıyla gittiğimizi iddia edebiliriz. | Open Subtitles | طالما انك تعلم فسنركب باسم وبمباركة فيصل امير مكة |
Yarın belki sizi Türklere satarım, Faysal'ın dostları. | Open Subtitles | غدا ربما اسمح للاتراك ان يشتروكم يا اصدقاء فيصل |
Hizmetkarlık insanın içinde varsa, Şerif Ali Faysal'dan kötü efendiler bulabilir. | Open Subtitles | ان كان الرجل منا سيعمل خادما ايها الشريف على فبالتأكيد سيجد سادة اسوأ من فيصل |
Faysal'a söyle, gemi bulsun ve Arap ordusunu hemen Akabe'ye getirsin. | Open Subtitles | واخبر فيصل ان يبحث عن قوارب اية قوارب ويحضر الجيش العربى هنا الى العقبة،بسرعة |
O ulusal bir sembol. Faysal veya Atatürk gibi. | Open Subtitles | إنه رجل ذو رؤية تماماً مثل الملك فيصل أو أتاتورك |
Kardeşim Faysal ve ben Arap savaşı hakkındaki notlarınızı okuduk. | Open Subtitles | أخي فيصل وقرأت مذكرتكم حول الحرب العربية. |
1964'te Kral Faysal Suudi Arabistan'ın yeni lideri oldu. | Open Subtitles | في عام 1964 أصبح الملك فيصل القائد الجديد للسعودية |
Faysal, dini liderleri ve onların muhafazakar inançlarını komünizmin uluslararası tehdidine karşı kullanmaya karar verdi. | Open Subtitles | قرر فيصل استغلال القادة الدينيين بفكرهم المحافظ كحائط صد للتهديد الخارجي للشيوعية العالمية |
Ama 1966'da, Faysal Amerika'ya Suudi Arabistan'ın ne kadar kontrolden uzak bir ortak olabileceğinin işaretini verdi. | Open Subtitles | ولكن في 1966، أعطى فيصل أمريكا لمحة عن كيف يمكن للحليف السعودي الخروج عن السيطرة |
Ama sonra Suudi Arabistan kurtarmaya geldi, çünkü Kral Faysal ülkesinin, İsrail'i durdurabilecek bir silaha sahip olduğunu fark etti. | Open Subtitles | ولكن، هنا هبت السعودية لإنقاذ العرب حيث أدرك الملك فيصل أن بلاده تمتلك سلاحاً يستطيع إيقاف إسرائيل |
Faysal'ın evine acil ambulans gerekiyor. | Open Subtitles | أنا بحاجة إلى سيارة إسعاف إلى ضيعه فيصل على الفور. |
Sayın Faysal'a karşı işyeriyle ilgili kişisel bir kin beslediğine dair bir görgü tanığımız var. | Open Subtitles | لدينا أدلة من شاهد عيان من وجود ثأر شخصي نحو السيد فيصل على الصفقات التجارية. |
Ve Justin Faysal ile arazileri hakkında anlaşmazlığa düştü. | Open Subtitles | وانه كان فى خلاف مع جستين فيصل, على ممتلكاته. |
Mesture'den Faysal'ın çadırına bir günlük yol. | Open Subtitles | ومن بئر "ماستورة" الى الامير فيصل سيستغرق يوما واحدا |
Yardım etmem için beni Prens Faysal'a götürüyordu. | Open Subtitles | لقد كان يأخذنى لمساعدة الامير فيصل |
Efendim Faysal'ın yanında zaten bir İngiliz var. | Open Subtitles | ان اميرى فيصل لديه رجل انجليزى بالفعل |