Bir şey çok iyi yapıldığında, arkasındaki süreç fazlasıyla görünmezdir. | TED | وعندما يعمل شيء ما دونما أي خلل، فإن السبب وراء ذلك كثيرًا ما يكون مخفيًّا عن الأنظار. |
Besni fazlasıyla ve çok incitti ve şu anda iyi bir ilişkim var. | Open Subtitles | لقد آذى مشاعري كثيرًا وفي أغلب الأحيان أنا في علاقة سليمة الآن. |
1 milyon dolarlık adamlarının fazlasıyla yeteceğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت لى أن مليون دولار لمرتزقتك سيكون أكثر من اللازم |
# Görünen o ki, bizim şüphelerimizden... # # ...çok daha fazlasıyla, bu işlerin içindeydi. # | Open Subtitles | بكل الأحوال ققد ظهر بأنه متورط بشدة و بأكثر مما كنا نشك |
Yani enerji konusunda geleceğimiz kader değil seçim ve bu seçim fazlasıyla esnek. | TED | لذا فإن مستقبل الطاقة لدينا ليس قدراً بل اختياراً .وهذا الخيار مرن جداً |
Sizi bilmem ama bana göre, bu fikir fazlasıyla sıkıcı. | TED | لا أعلم بشأنكم، لكن هذه الفكرة مملة للغاية بالنسبة لي. |
fazlasıyla heyecan yaşadım. Bir de ağlamana katlanamam. | Open Subtitles | لقد حصلت على حماس بما يكفي من أجل ليلة بدون إمرأة |
Özür dilerim Doktor Armstrong fakat endişeniz beni fazlasıyla yoruyor. | Open Subtitles | آسف ايها الطبيب لكن إنفعالاتك تتعبني كثيرًا. |
Şahsen, fazlasıyla değiştiğime inanıyorum, hem de iyi yönde. | Open Subtitles | في نفسي، أعتقد أنّي تغيرت كثيرًا وللأفضل. |
Bu nedenle bu sözleşme içimize fazlasıyla dert oldu. | Open Subtitles | ولهذا فإن هذا العقد ضايقنا كثيرًا |
Ama değişmek zorundasın. fazlasıyla kibirlisin. | Open Subtitles | لكنك حقا يجب أن تتغير أنت مغرور أكثر من اللازم |
Ancak diğerleri için dalgalar fazlasıyla sertti. | Open Subtitles | لكن بالنسبة للآخرين، كان الاصطدام أكثر من اللازم |
Bunu bir arkadaşımdan istemekten nefret ediyorum ve bana her zaman fazlasıyla destek olduğunu da biliyorum ama biraz daha yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | .أُنظر، أنا أكرهُ أن أفعل هذا بصديق وأنَا أعلم بأنّك تقومُ أصلاً بأكثر مما طلبته لكنّي أريدكَ أن تغدق بالمزيد قليلاً |
çaresizliklerden beslenen insanları ceplerindekinden fazlasıyla bahis oynamaları için ayartan bir mafya. | Open Subtitles | إنّه يفترس بدافع اليأس، يستدرج الناس للمُراهنة بأكثر ممّا لديهم. |
Bu arsız bacaksızlara ve onların masum şakalarına fazlasıyla göz yumdum. | Open Subtitles | أنا كنت متسامح جداً مع أولائك الجنجيين الهوفيل والبريء منهم يمزح |
İkinci sorun ise sahip olduğumuz gezegen fazlasıyla adaletsiz şekillerde kullanılıyor. | TED | المشكلة الثانية هي أن الكوكب الذي لدينا يستخدم بصورة مجحفة للغاية. |
Burada bu küçük balıkların yemesi için fazlasıyla olsa da bir yerde toplanmaları yırtıcı hayvanların onları bulmasını kolaylaştırır. | Open Subtitles | هناك ما يكفي من الطعام لهذه الأسماك، لكن تجمعها هكذا في نفس المكان يجذب انتباه المفترسات بسهولة. |
Bu fazlasıyla yeni fikri benimsemek birçok insan için zordu. | TED | هذه الفكرة الجديدة غيرت جذرياً المعتقدات السابقة و كان عصياً على الكثير من الناس تقبلها |
Yemekler harika görünüyor, ve fazlasıyla var. | Open Subtitles | يبدو الطعام رائعاً, وهنالك الكثير منه |
Şu ana kadar ölüme olan isteğimle ilgili dedikodular fazlasıyla abartıldı. | Open Subtitles | حتى تلك اللحظة, شائعات وفاة أمنيتي كانت مبالغة فيها بشكل كبير |
Alex, federaller o diskte ikimizi de fazlasıyla yok edecek kadar bilgi bulacaklar. | Open Subtitles | أليكس، الفيدراليين لديهم أكثر مما يكفي في ذلك القرص لتدميرنا معاً. |
fazlasıyla uçmuş ne dediğini bilmiyor! | Open Subtitles | ينتشي ويبدأ يتفوّه بالتفهات |
Raul'un söz verdiği her şeyi amcanın da gerçekleştirebileceğini göreceksin hem de fazlasıyla. | Open Subtitles | سيعطيك أياها خاله كل هذا يعدك به راؤول بل وأكثر من ذلك |
Çünkü adamlarımı restoranınıza gönderdiğimde tavuktan fazlasıyla döndüler. | Open Subtitles | لأنني عندما أرسلت رجالي لمطعمكم عادوا وبجعبتهم أكثر من مجرد دجاج. |
Bu sahte bir eşdeğerini yapmak için fazlasıyla yeterli. | Open Subtitles | لكان هذا أكثر من كافٍ لجعله زهر مزور متشابه. |
Ve sende bundan fazlasıyla var. | Open Subtitles | و أنتِ لديكِ الشجاعة المطلوبة |