Felicity Huffman'ı hamile bırakmayı çok isterdim, dostum. | Open Subtitles | هل تعرف من اريدها ان تحمل فليستي هوفمان يارجل |
Felicity, Kullens olayını bana, John'un ona söylediği bir şey yüzünden anlattı. | Open Subtitles | قالت لي فليستي بشأن أمر كولن بسبب شيء قاله جون لها |
Lütfen, bana Felicity de. | Open Subtitles | من فضلك لا داعي , فقط نادني فليستي |
Evet, Felicity Fisher ve Anton'un Brick ile bağlantısı olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | شيئا حيال ذلك يشعر مألوفة. نعم. السعادة لم نقول ان فيشر وانطون كانت موصولة مع لبنة. |
Oh... hayır, saçmalama Felicity, canım. | Open Subtitles | "آه .. لا تكوني سخيفة يا عزيزتي "فيليستي |
Felicity'nin ikinci sezonudaki gibi. Tamam. | Open Subtitles | " يمكن أن أنتهي على شكل " كيري رسل في مسلسل " فليستي " ,الموسم الثاني |
Felicity, bu defter hakkında bulabileceğin her şeyi bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | (فليستي)، أريدكِ أن تتبيّني ما بوسعكِ تبيّنه بشأن هذه المفكرة. |
Felicity, madem bu kadar korkuyorsun neden ön koltukta oturmakta ısrar ettin? | Open Subtitles | (فليستي)، لو أنّكِ خائفةٌ هكذا لماذا أصررتِ على الجلوس في المقعد الأماميّ؟ |
- Biliyorum Felicity. Çalışmak zorundasın. İş, iş, iş, iş! | Open Subtitles | أجل أعلم يا (فليستي)، لديك عمل، عمل، وعمل، وعمل، وعمل. |
Dikiş atmayı bize Dig öğretti. Sanırım Felicity daha çabuk kaptı. | Open Subtitles | (ديج) هو من علّمنا خياطة الجروح، أظن (فليستي) أجادتها أسرع منّي. |
Felicity şey demek istiyor sanırım çok çalışmanı istemeyiz yani. | Open Subtitles | -ماذا؟ أعتقد (فليستي) تقصد أنّنا لا نودّ إجهادك فوق طاقتك. |
Felicity bana kayıplarımı sürekli olarak hatırlatacak. Durum böyle olduğu sürece... | Open Subtitles | (فليستي) تذكرة ثابتة بما خسرته، وطالما تلك حقيقة لا مفرّ منها |
O rahat bir şekilde, Felicity'le görüştüğünden bahsetti bildiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | (بيلي مالون)، ذكر بالصدفة أنّه مرتبط بـ (فليستي). ظننتك تعرف. |
Felicity, binanın planına bakman lazım. | Open Subtitles | فليستي ، نريدك أن تتحقي من المخططات |
Felicity Smoak tanıdığım en iyi insanlardan biri ama artık kötü tarafı seçti. | Open Subtitles | (فليستي سموك) أحد أفضل الناس الذين عرفتهم قطّ وقد ارتمت في كنف الظلمة. |
Felicity, Hayalatlerin yönetim merkezini bulmuş olabilir. | Open Subtitles | وجدت السعادة على المكان الذي يحتمل لقاعدة أشباح 'العمليات. |
Oliver, Felicity'yi özlemen doğal. | Open Subtitles | أوليفر، فإنه على ما يرام أن تفوت السعادة. |
Felicity şimdiden ödeme için 6 saat kaldığını belirten 2 mesaj yolladı. | Open Subtitles | لقد تركت (فيليستي) رسالتين بالفعل تذكرني كرماً بأن لدينا ست ساعات متبقية |
Bana çalışanların bir listesini ver yine de. Felicity'den uyuşturucudan tutuklananlarla karşılaştırmasını isterim. | Open Subtitles | (أعطني قائمة بالموظّفين , وسأكلّف (فاليستي بالتحقق ما إن كانوا اعتقلوا لحيازة مخدّرات |
Bunlarla kafanı meşgul etmene... gerek yok Felicity. Sen sağır mısın? | Open Subtitles | قلتُ لكِ يا فيليسيتاي, لا ينبغي أن تهتمي بهذه الأمور يا فيليسيتاي |
Bir peygamber oluyor. Kendisine Felicity der. | Open Subtitles | أصبحت نبى أطلقت على نفسها فيليستى |
Eğer Ben'den hoşlandığını bilseydim Felicity, hayatta onun evine gitmezdim. | Open Subtitles | لو كنت أعرف أنك تحبين بين لو كنت أعرف أنك تحبين بين ما كنت لأعود أبدا إلى هنــاك فليسيتي |
Bize güven Felicity, o emin ellerde. | Open Subtitles | ثق بنا يا (فيلسيتي) إنه في أيدِ أمينة هنا. |
Şimdi benimle ayağa kalkın, ve kızkardeşimize hoşgeldin deyin, Felicity, ki o bizim meleğimiz. | Open Subtitles | الآن أنهضوا معى يا أصدقائى.. أنهضوا و تعالوا نرحب بأختنا فيلوسيتى التى هى ملاكنا |
Teşekkürler, Felicity. Araman çok hoş bir davranış ama Oliver iyi olacak. | Open Subtitles | شكرًا يا (فيلستي)، أحسنتِ بالاتّصال، لكن (أوليفر) سيضحى على ما يُرام. |