Bu filmlerden zevk alan manyaklardan farkı yok onun da. | Open Subtitles | إنها لا تختلف عن هؤلاء المختلون الذين يظهرون في الأفلام |
İşe gitmek için. Sahiden tüm gece filmlerden mi konuştuk? | Open Subtitles | هل حقا بقينا مستيقظين طوال الليل نتحدث عن الأفلام ؟ |
O yeni filmlerden birkaç görüntü daha izleyeceğiz. | TED | أما الآن فسنشاهد بعضاً من المقتطفات لتلك الأفلام. |
Bütün bu gördüğünüz resimler Bay Breen'in onayını almış filmlerden alınmış karelerdir. | Open Subtitles | كبّرنا تلك الصور من أفلام وافق عليها السيد برين |
Adam seni rehin aldı ve filmlerden mi bahsettiniz? | Open Subtitles | هذا الشخص اخذك رهينة وتتحدثون عن الافلام ؟ |
Şu an bu filmlerden bir seri yapmak için Birleşmiş Milletler'le birlikte çalışıyoruz. | TED | نحن الآن وبالتعاون مع منظمة الأمم المتحدة بصدد تصوير سلسلة كاملة من تلك الأفلام |
Yapılmış ilk filmlerden biridir ve şimdi 200 trilyon fazla DNA'ya kopyalanmış ilk film. | TED | إنه أحد أوئل الأفلام التي أُنتجت على الإطلاق، والآن هو أول فيلم يُنسخ لأكثر من 200 ترليون مرة على الحمض النووي. |
Herşey yabancı filmlerden ibaret. | TED | كان الأمر كله يدور حول الأفلام الأجنبية |
Öteki oyuncular aktör arkadaşlarıydı, sessiz filmlerden hatırlayacağınız solmuş yüzler. | Open Subtitles | الآخرون حول المنضدة كانوا أصدقائها من الممثلين بعض الوجوه الخافتة التي قد تتذكرها من أيام الأفلام الصامتة. |
Odyssey'i yapma fikri kulağa hoş geliyor, çünkü basmakalıp filmlerden nefret ederim. | Open Subtitles | ربما هذا يكون مختلفاً عن الأفلام الحديثة التي أكرهها |
filmlerden alışık olduğunuz volkanik patlamalar gibiydi. | Open Subtitles | تماماً كالأدخنه المتصاعده من فوهات البراكين التى نراها فى الأفلام |
Ben yabancı paralı askerleri gördüğüm yabancı filmlerden hatırlarım. | Open Subtitles | ظننت الفيلق الأجنبي كان شيئاً نراه في الأفلام القديمة |
Genç ve safsın. filmlerden daha kötü şeyler var. | Open Subtitles | أنت شاب وقابل للتحوير هناك أشياء أسوأ من الأفلام |
Genç ve safsın. filmlerden daha kötü şeyler var. | Open Subtitles | أنت شاب وقابل للتحوير هناك أشياء أسوأ من الأفلام |
filmlerden hoşlanmıyorum. Başımı ağrıtıyor. | Open Subtitles | لا أحب الأفلام, فهي تجعلني أشعر بالصداع. |
Bunun için tasalanmıyorum, ahbap. Her ay bu filmlerden yaparız hiç biri duyulmadı. | Open Subtitles | حتى العديد من هذه الأفلام الحصول على بذل كل شهر، لا أحد ستعمل حتى إشعار. |
Öyleyse oturup beğendiğin şu sarhoş ettiren filmlerden izleyelim. | Open Subtitles | يمكننا أن نبقى هنا ونشاهد أحد أفلام الشرب التي تحبينها |
Senin dik başlı bir FBI ajanı olduğun ve benim de "zıt polisler" temalı filmlerden nefret ettiğim "zıt polisler" temalı bir filmde gibiyiz! | Open Subtitles | إنك مثل العملاء الفيدراليين الذين يظهرون فى الأفلام و انا الرجل الذى يكره أفلام الشرطة |
Belki sahneyi es geçip direk filmlerden başlamalıyım. | Open Subtitles | من الافضل ان اترك المسرح واتجه الى الافلام |
'Tomorrow, Again' en sevdiğim filmlerden biridir. | Open Subtitles | غداً أيضاً سيكون هناك واحد من أفلامي المفضّلة |
Efendimiz, Ben düşünmüştüm ki... tüm bu patlayıcı bilginiz çizgi filmlerden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | ايها الرئيس ، اعتقد ربما معلوماتك عن المتفجرات مستمدة من افلام الكرتون. |
Sürekli filmlerden alıntı yaparak insanı çıldırtır. | Open Subtitles | وتصيبك بالجنون من تشبيهاتها المتواصلة بالأفلام. |
Çok teşekkürler. Bunlar, geçen 20 yıl boyunca yaptığım tiyatro, opera ve filmlerden birkaç örnek, | TED | هذه نماذج من المسرح والأوبرا والأفلام التي قمت بها خلال ال20 سنة الماضية |