Dadılıkla ilgili bildiklerim filmlerle sınırlıydı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه عن المربيات هو ما شاهدته بالأفلام |
İnsanlar filmlerle bu şekilde tartışmaya girerek özdeşleşirler çünkü haklıysanız, kimse size haksızsınız diyemez. | Open Subtitles | هذه الطريّقة التي يرتبطّ بها الناس بالأفلام في هذا النوعَ المثيّر للجدل إن كُنت محقًا لا أحد يمكنه أخبارّك بأنك مخطئ. |
Sana yine filmlerle ve şekerlerle rüşvet vermem gerekiyor mu yoksa? | Open Subtitles | او هل عليّ رشوتك بالأفلام والحلوى كما افعل معهم؟ |
Sabahki kaçakla eşleştirebileceğimiz, filmlerle bağlantılı tüm kadınları ara. | Open Subtitles | ابحث عن كل النساء اللاتي لديهن علاقة بالأفلام وقد تنطبق عليهن أوصاف الهاربة من هذا الصباح. |
Aslında filmlerle sınırlı değildir. | TED | إنها في الواقع غير محدودة بالأفلام. |
Kötü filmlerle alay etmiyoruz. | Open Subtitles | لانحاول الاستهزاء بالأفلام الرديئة. |
Görünen o ki kadın yönetmenler kısa veya bağımsız filmlerle bağdaştırılıyor, daha çok kız ve kadının sahnede, daha çok hikayede kadın merkezde, daha çok hikayede 40 yaşında veya daha büyük kadının yer alıyor. Sanırım bu, sizin için iyi bir haber. | TED | اتضح أن المخرجات الإناث، فيما يتعلق بالأفلام القصيرة والأفلام المستقلة، مقترنات بوجود فتيات ونساء أكثر على الشاشة، وقصص أكثر حيث النساء في المحور، وقصص أكثر مع نساء في الأربعين من العمر أو أكبر على الشاشة، والتي أعتقد أنها أخبار سارة لهذا الحشد. |
Eddie filmlerle ilgileniyor. | Open Subtitles | إدي مهتم بالأفلام. |
- O olmalı. Eski filmlerle kafayı bozmuş biridir. | Open Subtitles | فهو مهووس بالأفلام القديمة |
Artık kimse filmlerle ilgilenmiyor. | Open Subtitles | لا أحد يعتني بالأفلام |