Bir süre sonra, siyah bir adam, Harry Fleming beni gördü. | Open Subtitles | و بعد فترة على يد رجل أسود حتى رأني هاري فليمنج |
- Evet, ben Sharona Fleming. - Bunlar Kenny Shale'den. | Open Subtitles | ـ نعم، أَنا شارونا فليمنج ـ هذه من كيني شيل |
O hâlde Fleming'in yapması gereken tek şey, Nelson'un bilgisayarına önceden yazılmış bir mesaj gönderip onu kendi bilgisayarı hâline dönüştürmekti. | Open Subtitles | لذلك كان كل فليمينغ أن تفعل من هنا كان ل الإفراج السيناريو مكتوب مسبقا على جهاز الكمبيوتر نيلسون، تحويله إلى غيبوبة. |
Bay Fleming Disney World' teydi ve şu anda serbest. | TED | بينما كان سيد فليمينغ في عالم ديزني. وقد أُطلق سراحه الآن. |
Chess'in ona ne yaptığını ve birlikte Fleming'i adalete teslim edebiliriz. | Open Subtitles | أعلم ماذا فعل له تشيس وسوف نقوم بتطبيق العدالة على فليمنغ |
Fleming, Cipriani, Bn. Dewhurst... polisten evvel bulman... | Open Subtitles | فليمينج, كيبريانى, السيدة ديوارست, متقدما فى هذا عن البوليس فى كل مرة, |
Duyduğuma göre Yargıç Fleming'e yumruk atmışsın. | Open Subtitles | لا تنسى ذلك. أعلم أنك وجهت لكمة إلى القاضي فلامينغ. |
Bay Fleming, efendim Ulusal Hava Dairesinden güncel verileri aldım. | Open Subtitles | السّيد فليمنج لدي تقرير عن تطور حالة الطقس من الأرصاد |
İlk yaygın olarak kullanılan antibiyotik, 1928'de Alexander Fleming tarafından keşfedilen penisilindi. | TED | أول مضاد حيوي استُخدِمَ على نطاق واسع كان البنسلين، اكتشفه عام 1928 ألكسندر فليمنج. |
1945 Nobel Ödülü kabul konuşmasında Fleming, bakteri direncinin antibiyotik mucizesini mahvetme potansiyeline sahip olduğu konusunda uyardı. | TED | في خطاب تتويجه بجائزة نوبل عام 1945 حذّر فليمنج أن مقاومة البكتيريا لديها احتمالية القضاء على معجزة المضادات الحيوية. |
Fleming Salt Lake'deymiş. Milner haberi tegrafla gönderiyor. | Open Subtitles | فليمنج موجود فى سولت ليك, ميلنر سيمنحنا قصة عنه. |
- Fleming'le birlikte bu sene üç etti. | Open Subtitles | ان فليمنج هو الشخص الثالث لك هذا العام الرابع |
Reginald Fleming Johnston adında birini tanıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكر رجل يسمى ريجنالد فليمنج جونستون ؟ |
Fleming'i almaya gittiğinizde vücudunda herhangi bir çürük fark ettiniz mi? | Open Subtitles | وإذا كنت أعرف لماذا، وأنا لن تكون جالسا هنا معك. هل لاحظت أي إصابات عندما اخترت فليمينغ تصل؟ |
Diyelim ki fotoğrafları indiren ve Koç Nelson yollamış gibi gösteren, Fleming'di. | Open Subtitles | حسنا، لذلك التنزيلات فليمينغ الصور الصبي، |
Artık Nelson'u Fleming'in öldürmediğini biliyoruz. | Open Subtitles | نعم، حسنا، نحن نعلم فليمينغ لم قتل نيلسون. كان لديه عذر. |
Merhaba, ben Mike Fleming. Gece yarısına kadar nöbetteyim. | Open Subtitles | مرحبا انا مايك فليمنغ سأبقى حتى منتصف الليل |
Merhaba. Ben Lacey Fleming. | Open Subtitles | مرحبا ، اسمي ليسي فليمنغ أمي هي الدكتورة ميغان هنت |
Her gece Peter Fleming'in çatı katına zorla giremem ya da Ark bilgisayarlarını hackleyemem, fakat yapabileceğim şey eğitimini aldığım şey. | Open Subtitles | لا استطيع اقتحام منزل بيتر فليمنغ كل ليلة ولا استطيع اختراق الحواسيب ولكن ما أستطيع القيام به هو ما تدربت على القيام به |
Teğmen Disher, Adrian Monk ve Sharona Fleming. | Open Subtitles | ليوتينانت ديشر، أدريان مونك وشارونا فليمينج |
Bayan Fleming, Judge Lavinio'nın birkaç video kasetini fark etmiş. | Open Subtitles | السيدة فليمينج لاحظت بوجود أشرطة فيديو للقاضية لافينيو |
Fleming'se kanıtlara bile bakmıyor. | Open Subtitles | وأنا لا أستطيع أن أجعل فلامينغ اللعين حتى أن ينظر في ذلك الدليل، جاي. |
Fleming kendi limanını satın almak istiyor Palm City'yi bir narko-terörist durağına çevirmek. | Open Subtitles | فيلمنج يريد أن يمتلك مينائه الخاص محولا مدينة بالم إلي محطة تحميل لتجار المخدار الارهابيين |
- Peki, efendim. Sharona Fleming ve Adrian Monk'u tanıyorsunuzdur. | Open Subtitles | Um، تَتذكّرُ فلمنجي شارونا، راهب أدريان. |
Fleming'le ilgili elinde bilgi olduğunu, anlaşma yapmak istediğini söylüyor. | Open Subtitles | ويقول ان لديه معلومات عن فيلمينج ويريد عقد صفقة |
Yani Conrad Chandler'ı bulmalı ve Fleming'in limanı satın almak için yaptığı teklifi geçersiz kılmalıyım. | Open Subtitles | لذلك يجب عليا أن اجد كونراد تشاندلر ونقضي على عرض فيليمنج لشراء الميناء |
Düzgün davran, Fleming. | Open Subtitles | أحْسن التصرف يافلمينق |
Bu olay esnasında Fleming seyahatteydi. | TED | في هذه الأثناء، كان فلمنغ بعيدًا في إجازة. |