O zamandan beri fotoğrafçılık, matematiğin ve bilimin tüm alanlarına girdi. | TED | ومنذ ذلك الحين، وجد التصوير طريقه إلى جميع مناحي الرياضيات والعلوم |
Jake, bence sen önce teatral fotoğrafçılık hakkında bir şeyler öğrenmelisin. | Open Subtitles | أعتقد بأنه عليك أن تتعلم بعض الشيء عن التصوير المسرحيِ أولا |
Bana göre ise, fotoğrafçılık doğru zamanda doğru yerde olmaktan daha fazlasıydı. | TED | لذلك بالنسبة لي التصوير كان يعتمد أكثر على التواجد في المكان المناسب في الوقت المناسب |
Oralara bir fark yaratmak için gitmiştim ve fotoğrafçılık sadece bir araçtı. | TED | ولكن ذهبت لأني أود إحداث نوع من التغير، وحدث أن كان التصوير وسيلتي. |
Günün birinde fotoğrafçılık hayatımı tamamıyla fethetti. | TED | وفي إحدى الأيام ، إقتحم التصوير حياتي بشكل كامل. |
fotoğrafçılık empatidir ve bu eşyalarla yakın olmak da işte bu empatiyi sağlıyor. | TED | التصوير متعلق بالتعاطف، والألفة التي تعطيها هذه الأشياء ستضمن هذا التعاطف. |
Seramik, fotoğrafçılık ve bilgisayar görüntülememiz var, | TED | لدينا اعمال الخزف وفن التصوير و التصوير بالكمبيوتر |
fotoğrafçılık, zamanın bir kesiti içinde donmuş bir anın kaydedilmesi olarak tanımlanabilir. | TED | يمكن وصف التصوير الفوتوغرافي على أنه تسجيل للحظة واحدة مجمدة في جزءٍ من الوقت. |
Bahsettiğim profesör, bölgeyi çekmek için çağdaş fotoğrafçılık kullandı ve böylece keşiflere karşı bakış açımızı değiştirdi. | TED | استخذم هذا البروفسور أحدث أجهزة التصوير لتسجيل الموقع، مغيّرًا بذلك وجه الاستكشاف إلى الأبد. |
fotoğrafçılık, günümüzün doymuş medya dünyasının acımasız girdapları altında direnen bir güç taşır, çünkü fotoğraflar, aklımızın belirli bir anı dondurmasına benzer. | TED | التصوير يحتوي على طاقة في التحمل تحت هذه الضوضاء والتشعب في عالم الميديا لأن الصور تمهد الطريق لأن أدمغتنا تجمد اللحظات العظيمة |
fotoğrafçılık aynı zamanda bizi üzücü ve tartışmalı olabilecek konularla yüzleşmeye zorlayabilir. | TED | التصوير أيضاَ يمكن أن يجبرنا على مواجهة قضايا يحتمل أن تكون مؤلمة ومثيرة للجدل. |
Mimari fotoğrafçılık -- başkalaşım hakkında konuşmuş olan Julius Schulman Kauffman House’un bu enfes ve ünlü fotoğrafını çekti. | TED | التصوير المعماري خوليوس سكالمان، الذي تكلم عن تغيير المظهر التقط هذه الصورة الرائعة والشهيرة لبيت كوفمان |
Yazı yazma, fotoğrafçılık, çizim, müzik, her şey. | TED | ربما يكون التأليف أو التصوير أو الرسم أو الموسيقى أو أي شيء آخر. |
fotoğrafçılık çok ilginçtir, çünkü yeni bir sanat biçimidir. | Open Subtitles | التصوير الفوتوغرافي شيء ممتع إنه شكل جديد من الفنون |
Amerikan ordusuna harita hazırlayan bir fotoğrafçılık şirketi bu. | Open Subtitles | شركة التصوير التي تنتج الخرائط للجيش الأمريكي |
fotoğrafçılık düşündüğümden daha zorlu bir meslek dalı olmalı. | Open Subtitles | لابد أنَّ مهنة التصوير أقسى ممّا توقّعتها |
Şey, fotoğrafçılık para bakımından yoksun bir meslek değil mi? | Open Subtitles | حسناً، أليس التصوير طريقة مشبوهة للحصول على المال؟ |
Ne iş yapıyorsun? Bir tür fotoğrafçılık mı? | Open Subtitles | ما أنت ، مصوّر من نوع ما ؟ |
Bütün fotoğrafçılık hayatım boyunca böyle doğalını hiç görmedim. Çok fotojenik. | Open Subtitles | خلال كل سنوات عملى كمصور لم ارى ابدا شخصا طبيعيا كهذا الكاميرا تحبه |
Bu dijital değil, gerçek fotoğrafçılık. | Open Subtitles | هذه ليست صور رقمية، هذا تصوير فوتوغرافي حقيقي. |
Yani burası önemli bir ayrım noktası; fotoğrafçılık bilinçli yapılırsa deneyiminizi artırır. | TED | لذا فإن هذا يشير إلى مفارقة مهمة: يمكن للتصوير أن يعزز من تجربتك إذا تم عن قصد. |