Hayır, bana zaman ayıramayacak kadar meşguldü. Bütün geceyi Frances'le konuşarak geçirdi. | Open Subtitles | لقد كان بعيداً و منشغلاً عني ، مضى المساء كله بالتحدث مع فرانسيس |
Frances'le hiçbir şey yapmadım, Lenore. | Open Subtitles | . انني لم افعل أي شيء مع فرانسيس ، لينور. |
Çünkü, bu, içinde bir parçanın hala Frances'le hala bağlantı kurmak istediği anlamına gelir. | Open Subtitles | لأنه يعني . انه في مكان ما داخلك لايزال يريد التواصل مع فرانسيس |
- Frances'le takılacağım, alışveriş merkezine gideceğiz. | Open Subtitles | -سأتسكع مع (فرانسيس). سنذهب إلى المركز التجاري |
İrlanda'ya taşınıyorum. Frances'le birlikte. | Open Subtitles | سأنتقل إلى (إيرلندا) مع (فرانسيس) |