O artık öldü ve hikayelere inanıyorsan bu Gölün dibinde bir yerde. | Open Subtitles | القاتل ميت الآن في مكان ما أسفل هذه البحيرة إذا صدقتي القصص |
Bakın, o gece Gölün yakınlarında değildim, tamam mı ? | Open Subtitles | اسمع، لم أكن بالقرب من البحيرة في تلك الليلة، حسن؟ |
Gölün altında yaptığın şey senin yapına öylesine aykırıydı ki bu olay zihninin ve beyninin birbiriyle savaşmasına sebep oldu. | Open Subtitles | ما فعلته عند تلك البحيرة ، كان متناقضاً مع صورتك لنفسك و الآن أنت في حرب مع عقلك و جسدك |
Bir dakika ya. Baharın ortasında donmuş bir Gölün üzerindeyiz. | Open Subtitles | مهلاً، هل نحن نسير على بحيرة متجمدة في وسط الربيع؟ |
Küçük bir Gölün yakınına çöken ceset suyu kirletmekle tehdit ediyor. | TED | فيَتهاوى بالقرب من بِرْكَةٍ صغيرةٍ، حيث تَتَوَعّد جثة ذلك الغزال بتَلَوُّيثِ مياه البركة. |
Hesap yapalım, Gölün boyu 100 mil, eni 50 mil. | Open Subtitles | دعني ارى ، البحيره 100 ميل طولا وخمسين ميل اتساعا |
Demek beraber Gölün oraya gittiniz. | Open Subtitles | لذا أنت كُنْتَي تَعْملُ شيءَ في البحيرةِ. |
Bu gece Gölün yanındaki parka gidip yiyişebiliriz. | Open Subtitles | ربما نذهب الليلة إلى الحديقة المجاورة للبحيرة ونتغازل. |
Ya burada kalır, her şeyin güvenli olduğundan emin oluruz ya da yolun üstünde Gölün yakınında bir balıkçı kulübesi var. | Open Subtitles | نحنُ يمكن أن نبقى هنّا، و التأكد بأن الوضع آمن. أو أن نذهب الي سقيفة لصيد السمك على الطريق، بجانب البحيرة. |
Gölün kenarındaki Börje evini kiraladı ve iyi para ödedi. | Open Subtitles | لقد انتقلت مع غبنها إلى منزل البحيرة ودفعت المبلغ نقدا. |
Gölün suyu, içme suyundan biraz farklı hem de enteresan bir biçimde. | Open Subtitles | الماء في هذه البحيرة مختلف عن مياه الشّرب بطريقة مثيرة جدا للاهتمام. |
Beklersen, Gölün karsisinda kocaman bir misk siçani ailesi görürsün. | Open Subtitles | حسنُ، اذا انتظرت، سترى أني صورت العائلة كاملة تعبر البحيرة. |
Sen uzay kamyonunla başka yerdeyken Reginald'ı Gölün yanında dışarı çıkaramam. | Open Subtitles | أنا لن أخذ روجنيلد إلى البحيرة عندما تخرج على شاحنتك الفضائيه |
Gölün o kısmı yaz bittikten sonra oldukça boş olur. | Open Subtitles | ذاك الركن من البحيرة هاديء للغاية في أعقاب فصل الصيف. |
O akşam, ağır zırhlı dalgıçlar ormanın içindeki Gölün dibine gitti. | Open Subtitles | في تلك الليلة ، غواصون مسلحون غاصوا إلى قاع بحيرة الغابة |
İki milyon yıl önce Turkana Gölün de... ...bizim atalarımızdan biri olan Homo Erectus... ...tam olarak bu bölgede yaşamıştır. | TED | منذ مليوني عاما على بحيرة توركانا، الإنسان المنتصب القامة، أحد أسلافنا البشرية، في الواقع عاش في هذه المنطقة. |
Diğer suyla ilgili gösterilerle birlikte MS. 70’de eski bir Gölün yerinde Kolezyum’u inşa etmeye başlayan Hükümdar Flavius Vespasian’dan doğruca yukarı doğru Roma çevresindeki doğal ve yapay su kaynaklarında düzenleniyorlardı. | TED | كانوا يقامون بالترافق مع مناظرات مائية أخرى على الأجسام المائية الطبيعية أو الصنيعة في أرجاء روما حتى عهد الإمبراطور فلافيوس فيسباسيان، الذي بدأ ببناء الكولوسيوم في عام 70م على موقع بحيرة سابقة. |
Gölün etrafında üç defa dolaş, sonra yukarı çık. | Open Subtitles | لفّي حول البركة ثلاث مرات ، ثم اصعدي الدرجات |
Allan and Elizabeth Eiger birşey saldırdığı sırada Gölün üstündelerdi. | Open Subtitles | الين واليزابيث ايجر كانا في البحيره عندما هاجمهما شئ ما |
Gölün orada buluşmayı planladıklarını söyledin. Bu doğru mu ? | Open Subtitles | قُلتَ بأنّهم كَانوا يُخطّطونَ للإجتِماع في البحيرةِ. ls ذلك الصدقِ؟ |
Sen öyle san! Öyle bir değer ki. Gölün hademeliğini yapmaktan sıkıldım artık. | Open Subtitles | بلّ يستحقّ يا صاح، يستحقّ، أودّ أن أبرح عن العمل كبوّاب للبحيرة. |
Gölün batı sahiline gittik. Şelalenin oradaki mağaralar temizdi. | Open Subtitles | ذهبنا لمسح الجانب الغربي من البُحيرة جميع الكهوف عند الشلالات ، كانت خالية. |
Belki de eskiden Gölün etrafında çevreleyen güzel tepelerin hatıraları onları kalmaya zorluyor. | Open Subtitles | أو ربما عدم الرغبة في خسارة ذكرى تلك التلال الجميلة التي تحيط بالبحيرة |
Son gördüğümde, donmuş bir Gölün dibinde alkol tedavisine girmişti. | Open Subtitles | اخر مره رايته كان يتلقى العلاج فى قاع بحيره متجمده |
sarsıntı partilerin suçu değildi. Görünüşe göre sarsıntı Gölün dibinde meydana gelmiş. | Open Subtitles | " يبدو و كأن بُحيرة "فكتوريا . أصبحت بُحيرة الشمس |
Ama Gölün karşısına geçmek istiyorsanız donarak ölme korkusu sizi karşıya geçmekten alıkoymasın. | Open Subtitles | لكن إذا أردت عبور تلك البركه ـ ـ ـ ـ ـ ـ لا تدع الخوف من البرد يمنعك ـ ـ ـ ـ ـ ـ من التزلج عليها لتعبرها |
O gece, onu Gölün kenarından aldım. | Open Subtitles | في تلك الليلة , على مقربة من البُحيّرة لقد أقلّته إلى المنزل |