Sırf arkadaşının sert ve soğuk toprağa gömülmesi senin başka seçeneklerin olmadığı anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | دفنه في هذا المكان أنّك ستلحقه على الرغم من الخيارات التي تملكها |
Görünen o ki, amcası dün ölmüş ve gömülmesi için naaşını buraya gemiyle getirme ayarlamaları yaparken Kevin izlendiği, takip edildiği hissine kapılmış. | Open Subtitles | عمّهُ على ما يبدو توفّي يوم أمس، وبينما كان يقوم بوضع الترتيبات لشحن جثمانه و دفنه هنا، |
Silahını ilk çeken Bay Bullock değildi ve ayrıca, merhuma... tabut yapılması ve Hıristiyan usullerine göre gömülmesi için beni tuttu. | Open Subtitles | لم يشهر السيد (بولوك) سلاحه أولاً وأشير إلى تفويضه لي بصنع تابوت للراحل وبتولي دفنه بشكل لائق |
Neden bahsediyor bunlar? Annemle babamın yanına gömülmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | ما الذي يتحدثون عنه يفترض أن يدفن بجانب أبي و أمي |
- Şükürler olsun! Bir şeyi sevdiğinde ölmesi ve yere gömülmesi gerekmiyor. | Open Subtitles | عندما تَحبُّ شخصا ما لا يجب أَنْ يَمُوتَ أَو يدفن بالأرض |
Ona bir asker muamelesi yap. Savaş alanında ölmüş ve oraya gömülmesi gerekiyormuş gibi. | Open Subtitles | عامله كالمحارب الذي قُتل بالمعركة ويتحتم بأن يُدفن هنالك |
Bu da hemen gömülmesi gerektiği anlamına geliyordu. | Open Subtitles | . وهذا يعنى أنه يجب أن يُدفن على الفور |
Cesedin bahçeye gömülmesi lazım. | Open Subtitles | يجب دفنه في الحديقة |
- Bu dağa gömülmesi gerek G'win. Cesedini geri getirmezsem hayatımın geri kalanında ruhu peşimi bırakmaz. | Open Subtitles | يجب دفنه على الجبل يا (غوين) إذا لم أعيد جثته، |
Başkan Kennedy ile Arlington Mezarlığı'na gömülmesi gerekir. | Open Subtitles | يجب أن يدفن في مقبرة (أرلينغتون) مع الرئيس (كيندي). |