Eğer görülecek bir şey yoksa birkaç mesaja bakmaktan ne zarar gelir? | Open Subtitles | ما الضرر من النظر للاخبار لو لم يكن هناك شىء لرؤيته ؟ |
Pekala, millet, UTF! Burada görülecek bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً, جميعكم, هنا قوة مهمات الزومبي, لا شيء لرؤيته |
Burada görülecek bir şey yok, in aşağıya. | Open Subtitles | ليس هناك شيء لتراه هنا إذهب إلي الأسفل |
görülecek bir şey yok. Anladın mı ? | Open Subtitles | ليس هناك الكثير لتراه هنا ، هل تفهم ؟ |
Tamam, pekala, dağılın. görülecek birşey yok, sadece lanet bir iş günü daha. | Open Subtitles | حسناً، تابعوا سيركم، لا شيء لتروه هنا، مجرّد يوم لعين آخر بالعمل |
Tamam, pekala, dağılın. görülecek birşey yok, sadece lanet bir iş günü daha. | Open Subtitles | حسناً، تابعوا سيركم، لا شيء لتروه هنا، مجرّد يوم لعين آخر بالعمل |
Pekâlâ, haydi. Sokağı boşaltın. görülecek bir şey yok. | Open Subtitles | هيا بنا، أخلوا المَمْشًى ليس هناك شيئاً لتشاهدوه |
Şimdiye dek görülebilenden çok daha fazla görülecek şey var. | Open Subtitles | ولا زال هناك المزيد لنراه أكثر مما قد نراه يوماً |
Haydi o zaman, görülecek çok şey var. Hızlı bir tur atacağız. | Open Subtitles | و الآن هيا، هيا هنالك الكثير لرؤيته |
"Devam edin, Bay John Q Public. Burada görülecek hiçbir şey yok." | Open Subtitles | " أبتعد أيها المواطن (جون) ، لا يوجد شيء لرؤيته هنا " |
görülecek bir şey yok. Güle güle. | Open Subtitles | لا شيء لرؤيته هنا , إلى اللقاء |
Ama şöyle bir tekrar bakınca görülecek en güzel şey tam da buradaymış. | Open Subtitles | أروع منظر جئت لرؤيته هل موجود هنا؟ |
Burada görülecek bir şey yok. | TED | لا شيء يدعو لرؤيته هنا. |
görülecek bir şey yok. Anladın mı ? | Open Subtitles | ليس هناك الكثير لتراه هنا ، هل تفهم ؟ |
Ama parkın görülecek birçok yeri daha var. | Open Subtitles | لكن ما زالَ هناكَ بقية للمنتزه لتراه. |
Burada görülecek bir şey yok. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء لتراه هنا آسف بشأن صديقك |
Pekala, herkes çekilsin! Gidin! görülecek bir şey yok! | Open Subtitles | حسنًا ، اذهبوا من هنا تحركوا ، لاشيء لتروه هنا |
Ben daima arkadaşlarımı cesaretlendiriyorum: Yolculuğa çıkıp Orta Doğu yu görün, görülecek çok şey var, çok sayıda iyi insan var. Ve tam tersi de, bu yanlış anlaşılma ve kilişelerle ilgili | TED | أنا أشجع أصدقائي كثيرا : سافروا , اذهبوا إلى الشرق الأوسط و هناك الكثير لتروه , الكثير من الناس الطيبين. و العكس كذلك , إنها تساعد على وقف مشاكل |
Tamam, millet. Şov bitti. görülecek bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً ، انتهى العرض ، لا شيء لتروه هنا |
görülecek bir şey yok. Bırakın ayı işini yapsın. | Open Subtitles | لا شئ لتشاهدوه هنا اتركوا الدب يقوم بعمله |
Daha görülecek çok şeyimiz ama az vaktimiz var, devam edelim mi? | Open Subtitles | هناك الكثير لنراه, والوقت قليل. ايمكننا؟ |
Biri geliyor. Burada görülecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء لمشاهدته هنا سيدى عد إلى الداخل |
çabuk, görülecek çok şey var. | Open Subtitles | أسرِعي ، هناك الكثير لتشاهديه |
Üzgünüm, olmaz. Gidilecek yerler, görülecek insanlar. | Open Subtitles | متأسفة لا أستطيع، لدي اماكن للذهاب إليها أشخاص لألتفي بهم |
Corto Maltese'de kalmak istersen sorun değil ama pek gezip görülecek yer yok. | Open Subtitles | إن تودّ البقاء في (كورتو مالتيس)، فلا بأس -لكن لا توجد هنا معالم تستحق الزيارة . |
Ve ona söyle, oraya geldiğimizde, onunla görülecek bir hesabımız var ! | Open Subtitles | وأخبر العمة "بي" انها من الافضل أن تأخذ فطائريي بالفاصولية أو سأركل مؤخرتها |