Bize hikayeleri, gördüklerini ve sevdiklerini anlatmaya karar vermelerini sağladık. | TED | تركناهم يقرروا ان يخبرونا بالقصص. يخبرونا بما رأوا يخبرونا بأحبتهم. |
Bu üçü, burada bir kavga gibi bir şey gördüklerini söylediler. | Open Subtitles | هؤلاء الشبان الثلاثة رأوا ما يمكن أن يكون مشاجرة تجري هنا |
Bazı kasaba sakinleri, şehrin merkezinde, Bir şeytan gördüklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | بعض المواطنين المحلين ادعوا أنهم شاهدوا الشيطان وسط ساحة البلدة |
İlk rahip flamadan hareket eden bir pankart olarak bahseder, ikinci rahipse flamanın hareket etmesinden ziyade rüzgârın estiğini gördüklerini ısrarla ifade eder. | TED | يشير الراهب الأول إلى العلم على أنه رايةً متحركة، في حين يصر الراهب الثاني على أنهم لا يرون حركة العلم، بل هبوب الرياح. |
Ama ayaklarını ateşe yaklaştırınca o gece gördüklerini bülbül gibi şakıdı. | Open Subtitles | لكن حينما هدّدناه، قام بالإعتراف حول ما رآه في تلك الليلة. |
Polis merkezindeyken, birdenbire polis memurunun öldürülmesiyle ilgili gördüklerini bir bir anlatmaya gönüllü oluvermişler. | Open Subtitles | عندما كانوا في مقر الشرطة قرروا فجأة بالتطوع كل هذه المعلومات عن ما رأوه عن قتل رجل الشرطة |
Şimdi Jenny duyduklarını değil gördüklerini anlat. | Open Subtitles | الآن، جيني أريدك تفكري بجديّة أكبر حول ما رأيتيه ليس الذي سمعتيه |
Şef, görgü tanıkları kızları merdivelerde ve tuvaletin dışında gördüklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | يا رئيس، الشهود رأوا مراهقات خرجوا من غرفة الإستراحة وصعدوا السلالم |
Masaj salonundaki kızlar en az altı peder gördüklerini söyledi. | Open Subtitles | الفتيات في الصالون قالت أنهن رأوا ست كهنة على الأقل |
İnsanların hafızaları, gördüklerini sandıkları şeyleri abartır. | TED | الناس يضخموا من ذكريات ما يعتقدون أنهم قد رأوا |
Bende babamdaki gibi bir yıkma yeteneği gördüklerini düşünüyorlardı. | TED | لقد اعتقدوا أنهم رأوا فيَّ نفس الدمار الذي كان والدي قادرا على فعله. |
Beyaz atlarına binmiş süvarileri gördüklerini iddia edenler yok değil. | Open Subtitles | هناك من يؤكد.. أنهم رأوا فرساناً.. على خيول بيضاء |
Nick ve Sara dispanser önünde siyah Mustang gördüklerini söyledi. | Open Subtitles | نيك و سارا قالوا بأنهم شاهدوا موستانغ سوداء أمام الصيدلية |
Cleggler'i gördüklerini sanmıyorum. Yine de sormaktan zarar gelmez. | Open Subtitles | لا اعتقد انهم شاهدوا الكليغز ولكن لا ضير في السؤال |
Yanımızdan geçenler, tıpkı diğerlerine benzeyen bir çocuk gördüklerini düşünüyor. | Open Subtitles | المارة قد يظنون أنهم يرون طفلا كبقية الآطفال |
Bir kaç ay önce, insanlar bana gelmişlerdi... ve garip şeyler gördüklerini raporlamışlardı. | Open Subtitles | في الشّهور القليلة الماضية، الناس كانوا يصعدون لي... ويخبروني بأنّهم يرون أشياء غريبة. |
Belki de defterine bakınca gördüklerini beğenmemiştir. | Open Subtitles | ربما ألقى نظرة على سجلك ولم يعجبه ما رآه |
Ya da gördüklerini sandıklarını dinlemek. | Open Subtitles | الإصغاء لما رآه الناس أو ما ظنّوا أنهم رأوه في ليلة البارحة |
Jüriye gördüklerini göz ardı etmelerini emrediyorum. | Open Subtitles | أطلب من هيئة المحلفين أن يهملوا ما رأوه توا. |
Gerçek kötüyü görmenin çok ciddi yan etkileri olabilir. gördüklerini unutamazsın. | Open Subtitles | يمكنه الحصول على بعض من الاحتراق الخطير وبعدها لا تستطيع التراجع عمَّا رأيتيه |
Jason'ı buralarda gördüklerini söyleyenler de var. | Open Subtitles | بعض الناس يدعون أنهم قد شاهدوه حيا فى المنطقة |
Bazı tanıklar üç noktayı uzay gemisinin gövdesinde gördüklerini belirttiler. | Open Subtitles | أبلغ بعض الشهود رؤيتهم النقاط الثلاث على هيكل المركبة الفضائيّة! |
Vaiz gelip size kızın gördüklerini anlatacaktı ve davaya yeni bir şey katacaktı ama dönmedi. | Open Subtitles | الواعظ قال أنه سيخبركم بما رأته و يحصل على الأخبار منكم لكنه لم يعد |
Bak,restorandakiler büyük,kırmızı korkunç bir şey gördüklerini söylüyor. | Open Subtitles | أنظر أشخاص المطعم رأو شيئ أحمر و ضخم و مُخيف |
Üniversiteki tiplerimizin bizi böyle gördüklerini düşünebiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تتخيلون ردة فعل أنفسنا بالجامعة لو رأونا الآن؟ |
Sanırım hamile bir kadının kurbanın arabasına... yolcu tarafından bindiğini gördüklerini söylemişlerdi. | Open Subtitles | أعتقد قالوا رَأوا a إمرأة حبلى دُخُول سيارةِ vic مِنْ جانبِ المسافرَ. |
Beynin içindeki korkak çocuğa oyunlar oynayıp gördüklerini kabul ettiriyor. | Open Subtitles | في تلك الليلة انه دماغك يساعد فتى صغير خائف لتقبل ما يراه |
Katil oraya o şekilde gitmiş olmalı. Komşular aracı sabah 5'te gördüklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | لقد ذكر الجيران أنهم رأوها قبل الخامسة مساءًا بقليل |
Bütün duyduklarını. Bütün gördüklerini. Kırılan her dalı. | Open Subtitles | كل ما سمعتَه ، وكل ما رأيتَه كل قرقعة فرع شجرة ، كل ارتطام لرصاصة |